6 Aralık 2009 Pazar

33 er olayında kilit isim konuştu


33 askerin şehit edilmesinde kafa karıştıran noktalarla ilgili ilk kez bir tanık ortaya çıktı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in 1993 yılında Bingöl’de 33 erin şehit olması olayında Ergenekon örgütünün rolü olabileceğine ilişkin açıklaması kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı. Dönemin Asayiş Bölge Komutanı Emekli Orgeneral Necati Özgen Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya, “Bana sorsunlar konuşayım” diyerek, iddiaların saçma olduğunu söyledi.

Özellikle Taraf Gazetesi 33 erin şehit olmasıyla ilgili kritik sorularla dolu haberlere yer verdi. PKK ile ateşkesin sürdüğü bir dönemde ve örgütün yola kurduğu tuzaklar bilindiği halde, silahsız erlerin sevkiyatına neden izin verildiği en kafa karıştırıcı soruydu. Bu soru olayın da en kilit noktası halen.

16 yıl önceki karanlık olaya ilişkin öyle bir isim konuştu ki, 33 askerin şehit edilmesindeki kafa karıştıran noktalarla ilgili ilk kez kilit bir tanık ortaya çıkmış oldu.

Peki o tanık kim?
33 er olayının yaşandığı dönem Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Genel Başkan Yardımcısı ve Elazığ Milletvekili olan Tuncay Şekercioğlu.

Bingöl-Elazığ karayolu Mendo Deresi mevkiinde 1993 yılında terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen hain pusuda şehit edilen 33 asker olayının bilinmeyenlerinin gün yüzüne çıkmasında Şekercioğlu’nun sözleri tarihi önem taşıyor. Çünkü o olayda Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da son anda kurtulduğu öne sürülmüştü.

YEŞİL SON ANDA NASIL KURTULDU?
Bugüne kadar sadece iddia düzeyinde kalan ayrıntılara göre, Yeşil kod Mahmut Yıldırım, 1993 yılında teröristler tarafından şehit edilen zamanın Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Genç İlçe Başkanı Hadin Ari'nin taziyesinde bulundu. MÇP belde teşkilatlanma çalışmalarında bulunmak üzere 1993 yılında Genç ilçesinden Servi beldesine gitmeye çalışan Hadin Ari, bir grup terörist tarafından Şeytanderesi mevkiinde içinde bulunduğu minibüs durdurularak indirildikten sonra işkence yapılarak şehit edilmişti.

Olayın ardından zamanın eski MÇP Elazığ Milletvekili Tuncay Şekercioğlu ve Yeşil'in de aralarında bulunduğu kalabalık bir grup Elazığ'dan Bingöl'ün Genç ilçesine giderek taziye ziyaretinde bulundular. Ari'nin şahadetinden 4 gün sonra Genç ilçesine gelen grup, dava arkadaşları için okudukları duaların ardından Elazığ'a dönerken teröristler yol kesti.

YEŞİL YAPILACAK EYLEMİ BİLİYORDU
İddiaya göre, teröristlerin eylem için yolu kestiği saatlerde Elazığ istikametine gitmekte olan ve Yeşil ile Milletvekili Tuncay Şekercioğlu'nun da içinde bulunduğu araç Bingöl'den ayrıldıktan sonra Yado Çeşmesi mevkiinden geri döndü. Terör örgütlerinin her türlü planını, manevralarını ve eylemlerini iyi bilen Yeşil, Yado Çeşmesi mevkiinde şüphe üzerine Milletvekili Tuncay Şekercioğlu ile birlikte içinde olduğu aracı geri çevirdi. Aracın geri döndüğü bölgenin yaklaşık 1 kilometre uzaklığında bulunan Bilaloğlu köyü çıkışı Mendo Deresi mevkiinde yola pusu atan teröristler, silahsız 33 eri araçlarından indirip bir süre yaya olarak kırsala doğru götürdükten sonra şehit etti.

İddiada, Yeşil'in bölgedeki hareketlilikten şüphelenerek son anda aracı geri çevirdiği ve beraberinde bulunan milletvekili Şekercioğlu'nun da hayatını kurtardığı belirtildi.

16 YIL SONRA İLK KEZ KONUŞTU

İşte Yeşil’le birlikte son anda ölümden kurtulan, hakkındaki bu iddialara bugüne kadar hiç yanıt vermeyen kilit isim Tuncay Şekercioğlu ortaya çıktı.

4 Aralık günü yayınlanan TRT’deki Serra Karaçam’ın hazırlayıp sunduğu Medya Müfettişi’ne konuşan Tuncay Şekercioğlu, 33 erin şehit edilmesi olayındaki karanlık noktaları ve Yeşil’in rolünü ilk kez anlattı.

İşte o programın tam metni ve Şekercioğlu’nun şok tanıklığı:

Serra Karaçam : 24 Mayıs 1993 günü yaşadıklarınızı bize anlatır mısınız? Bingöl Genç ilçesi MHP başkanının ölümü de kuşkuluydu, bölgeye gidişiniz nasıl oldu nerden Genç’e geçtiniz, dönüşte neler yaşadınız?

Tuncay Şekercioğlu : 21 Mayıs’ta biz Diyarbakır’daydık bölge toplantısı vardı genel merkezin düzenlediği. Genç İlçe Başkanı öldürüldü o arada.

SK: Ateşkes olduğu söyleniyor o dönemde.

TŞ: Öyle bir söylem vardı PKK köşeye sıkıştığı için ateşkes çağrısında bulundu ancak devlet açısından böyle bir olay mümkün değildi.

SK: Bir de şöyle bir soru akıllara geliyor, askerler ateşkes yapıldığı için silahsız gönderildiyse o zaman neden Genç İlçe Başkanı şehit olmuştu değil mi efendim?

TŞ: Yine yol kesiliyor ilçe başkanımız da, otobüsteki yolcular da indiriliyor ve isim verilerek Hadin Arı hanginiz öne çıksın deniliyor. Yoksa hepinizi öldüreceğiz diye tehdit ediliyor, başkan öne çıkıyor ve alınıp götürülüyor.

SK: Siz de o cenazeye katılmak üzere mi gidiyordunuz?

TŞ: Beni genel merkezden aradılar.

SK: Kim aradı sizi efendim?

TŞ: O zaman ki genel sekreterimiz aradı, Erzurum’dan Bingöl’e geçebiliriz dedik.

SK: Sayın Genel Başkan katıldı mı o cenazeye?

TŞ: Hayır katılmadı genel merkezi temsilen ben katılmış olacaktım. Gece sabah ezan okunmadan geçtim. Bingöl’e sivil bir araçla. Yolda teröristlerce yakılmış araçlar vardı.

SK: Peki yolda size karşı herhangi bir durdurma olmadı mı? Sivil araç olduğu için mi acaba?

TŞ: İşin ilginç yanı benim o bölgede geçmişim olduğu için bölgeyi çok iyi biliyorum. Şöyle yani devletin de terör örgütünün de uyuduğu bir saatte geçtim oradan.

SK: Peki dönerken ne oldu cenazenin ardından?

JANDARMA KOMUTANINDAN ŞOK İTİRAF

TŞ: Bingöl’e vardığımda ilk işim valiyi ziyaret etmek oldu, yani nasıl oluyor dedim. İlçe başkanı gündüz vakti öldürülüyor, ardından ne yapanlar yakalanıyor ne de biliniyor, ben bunu deyince valiye o da jandarma komutanını çağırdı bize bilgi versin diye. Jandarma komutanı olayı helikopterden izlediklerini ancak müdahale etmediklerini söyleyince ben birden tuhaf oldum.

SK: Neden müdahale etmediklerini sordunuz mu peki?

TŞ: Sayın komutan böyle bir olaya neden müdahale etmediniz diye sorduğumuzda biz müdahale edersek bunları öldürürler. Müdahale etmezsek bir müddet sonra acırlar bırakırlar diyerek müdahale etmediklerini söyledi, ben böyle bir şeyin kabul edilemeyeceğini söyledim.

SK: Peki daha önceki refleksi nasıldı PKK’nın? Yani acıyıp serbest mi bırakıyorlardı? Daha önce de pek çok şehit verildi o bölgede.

TŞ: İlk defa değil kesinlikle bu tür olaylar PKK’nın ölümle sonuçlandırdığını biliyoruz.

SK: Dolayısıyla doyurucu bir cevap alamadınız, dönüş yolu ile ilgili bilgi aldınız mı?

TŞ: Cenaze töreninin ardından biz Elazığ’a döneceğimi ben vali beye söyledim il başkanı arıyor milletvekili gitti mi? Gitmesin yol kesilecek diyor. Vali beye bunları bildiriyor, vali bey de yollar güvenli sıkıntı olmayacağını söylüyor.

SK: Yolların güvenli olmasıyla siz yola çıkıyorsunuz, neler yaşadınız ki akşam aynı güzergahta 33 er şehit oldu?

"YEŞİL BANA KORUMANIZ OLABİLİRİM TEKLİFİNDE BULUNDU"

TŞ: Vali bey bana size koruma verelim dedi. O sırada basında Yeşil diye bilinen Mahmut Yıldırım geldi. Bana korumanız olabilirim teklifinde bulundu. Ben de Vali Bey de bir koruma tahsis edeceğini ama benim için bir mahsuru olmadığını belirttim.

SK: Yeşil size yakın koruma olmayı mı teklif etti? Peki size valilikten iletilenin aksine kendisinde yolda herhangi bir tuzak olacağı ihtimali bulunuyor olabilir mi?

TŞ: Benim o anda hiç bu şekilde şeyler gelmiyor. Vali o arada geldi siz olayı halletmişiniz dedi, böyle bir şey uygundur diyerek ayrıldı. Bizim yanımıza da halktan bir grup geldi ve PKK tarafından tehdit edildiklerini, şikayetlerini iletti. Ben de olanları alıp valinin yanına çıktım. Bu sayede ben yola 45 dk. geç çıkmış oldum.

SK: Ama bir takım olaylar atlattınız oyun bozulduysa bunları niçin yaşadınız?

TŞ: Aldığımız bilgiler bu olayın bize karşı yapılmış olduğu yönündeydi. PKK’nın İl başkanımız Hadim Bey’i vurarak oraya daha üst düzey birini çekmek ve onu da öldürerek gündem yaratmak istediklerini öğrendik.

SK: Sayın Şekercioğlu PKK içerisinde değişik cephelerin olduğunu biliyoruz. O dönem sizin kaçırılmanız konusunda Şemdin Sakık ve Abdullah Öcalan arasında anlaşmazlık olduğu iddia edildi. Yolda neler yaşandı ölüm tehlikesi altında yol çevirmesi gibi miydi, kaçırma söz konusu muydu?

TŞ: Olay yerine 5 km kala ‘’Yeşil’’ karşı taraftan hiç araç gelmiyor dedi. Bu benim de dikkatimi çekti. S çeklinde bir virajın tam ortasında silah sesleri duyduk. Bunu duyunca Mahmut dönelim bu sıradan bir olay değil dedi.

SK: O dönemde Abdullah Öcalan’ın ateşkesin sürdürülmesi taraftarı olduğu, Sakık cephesinin ise derin devlet ilişkilerinde farklı planların uygulamaya çalıştığını biliyoruz. Bugüne bakarsak ne dersiniz bu konuda?

TŞ: PKK bu olaydan rant elde ediyor, bu biterse biz de biteriz diyor. Devlet kanadında bu olayın bu şekilde bitmemesi gerektiği ve bu olayın siyasi bir taarruz başlangıcının hissedildiği ateşkesin bir oyun olduğunu düşünenler vardı.

SK: Bazı kişiler bilmeden vatan hizmet ettiklerini sanarak aslında bu güçlere hizmet ettiler. Siz MHP kökenli bir siyasetçisiniz, Ergenekon davası sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? MHP’nin duruşunu nasıl buluyorsunuz, bugünü çözüme yakın bir noktada değerlendirebilir misiniz?

TŞ: Türkiye bu noktada dış güçlerin hedef tahtasıdır. PKK terörü dış güçlerin Türkiye’de taşeronluğunu yapmaktadır. Ben Abdullah Öcalan’ı da kale almıyorum onu zavallı olarak addediyorum. Türkiye’de de samimi duygularla çalışmış birçok insan töhmet altında bırakılmış durumda. Her kamu görevlisi hata yapabilir, belki orda görevli askerlerin de küçük ihmalleri de olmuş olabilir.

SK: Ama dolaylı olarak terörü bitirmek istemeyenlerin devlet içinde de var olduğunuzu söylediğiniz için diyorum bunu. Küçük ihmaller sorunların bugüne gelmesine neden olmadı mı sizce?

TŞ: Devlet bu olayı sorgulayacaksa kendine hizmet etmiş insanlardan önce teröristleri sorgulamalı. Devlete ordusunda hizmet etmiş kişilerin suçlu konumunda olması suçlu olsalar bile beni üzüyor. Yargı tarafından her şey aydınlatılacaktır buna inanıyorum tabii ki.

SK: Çok teşekkürler var mı eklemek istediğiniz bir şey?

TŞ: Bu olay tek boyutlu değildir. Dış güçlerin de etkisi düşünülmeden küçük politik oyunlarla olay çözülemez.

SK: Ama siz ne olursa olsun bu şekilde devlete hizmet eden kişilerin bu durumda olması beni üzüyor dediniz. Siz de bazı kişilerin ihmali üzerine ölüm tehlikesi atlattınız ve aynı gün aynı güzergahta 33 şehit verdik. Bu yapılanmayı desteklemek için yapıldıysa bunun da çözümü noktasını noktasında isteklisinizdir diye düşünüyorum, yanlış mıyım?

TŞ: Doğrudur buna katılıyorum, ama çözüm yolunun bu olmadığını düşünüyorum. Neden oldu,niye oluyorun çok iyi sorgulanması lazım. Doğru yol izlendiğine inanmıyor, inanamıyorum. Terörün kaynağının iyi teşhis edilemediğini düşünüyorum bir an önce Türkiye’yi insanların daha dirayetli hareket etmesini arzu ediyorum.

SK: Peki çok teşekkür ediyorum, değerli vaktinizi ayırdığınız için.

TŞ: Estağfurullah ben teşekkür ediyorum size iyi yayınlar diliyorum.

YEŞİL’İN OĞLU DA ŞEKERCİOĞLU’NDAN SÖZ ETMİŞTİ
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın oğlu Murat Yıldırım babasıyla ilgili yazdığı ve bu yılın ortasında piyasaya çıkan kitapta 33 erin şehit edilmesiyle ilgili Şekercioğlu adından da söz etmişti. Kitapta Yeşil'in, 33 er olayında pusunun Tuncay Şekercioğlu’na atılmış olabileceğini öne süren ifadelerine yer verildi. Kitapta Tuncay Şekercioğlu ile ilgili bölüm şöyle:

"Babam, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Elazığ Milletvekili Tuncay Şekercioğlu ile birlikte Bingöl'den Elazığ'a gidiyor. Bir süre yolun ters istikametinde, yani karşıdan araç gelmediğini görünce, yola pusu atıldığını düşünüyor. Hemen yolu değiştirip, dağ yoluna sapıyorlar. O gün atılan pusuda 33 askerimiz şehit ediliyor. Babam, o pusunun Tuncay Şekercioğlu'na atılmış olabileceğini söylerdi."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder