29 Ocak 2010 Cuma

Bir bardak çaya 7 yıl hapis


Yeğenine öldüren dayı mahkum oldu


Halil ÖZÇOBAN / BURSA (AHT)

Bursa'nın Gemlik ilçesinde 8 ay önce ikram ettiği çayı içmeyen yeğinini tabancayla vurarak öldürmeye çalıştığı iddia edilen Hayrettin Pak, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, "kasten adam öldürmeye çalışmak, ruhsatsız tabanca taşımak" suçundan hakkında 20 yıla kadar hapsi istenen Hayrettin Pak (65) son defa hakim önüne çıktı. İkram ettiği çayı içmek istemeyen yeğeni Nazmiye Paksoy'a sinirlenen ve tabancayla vurarak öldürmeye kalkıştığı iddia edilen Hayrettin Pak, son sözünde yeğeninin temizlemeye çalıştığı tabancanın ateş almasıyla vurulduğunu iddia etti.

Mahkeme heyeti, yaşlı sanığı adam öldürmeye teşebbüs suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

Kuponu tutan spiker çıldırdı!


Serie A'da son haftaların en sıkıntılı takımı Juventus'un Roma ile oynadığı maçta bahis kuponu tutan İtalyan spiker adeta çıldırdı!
uventus'un, Olimpiyat Stadı'nda konuk ettiği Roma'ya son dakikada yediği golle 2-1 mağlup olduğu maçta İtalyan sporseverler bahis kuponu tutan spikerin gol çığlıklarını dinlemek zorunda kaldı.

Karşılaşmanın son dakikalarında Roma, Riise'nin attığı golle 2-1 öne geçince İtalyan spiker Carlo Zampa gol diye bağırmaya başladı ve bir daha susmadı.

Aden'deki askerlere 1 sene uzatma


TSK deniz unsurlarının, Aden Körfezi'ndeki görev süresinin1 yıl daha uzatılmasını öngören tezkere Başbakanlığa sunuldu
Başbakanlık Tezkeresinde, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde meydana gelen korsanlık ve silahlı soygun eylemleri hakkında 2008 yılında kabul edilen BM Güvenlik Konseyi kararları ve TBMM'nin bir yıl için verdiği izin çerçevesinde, TSK'nın deniz unsurlarının söz konusu bölgelerde konuşlandırıldığı anımsatıldı.

TSK'nın deniz unsurlarının, bölgede seyreden Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı gemilerin emniyetinin etkin şekilde muhafazası ve uluslararası toplumca yürütülen korsanlık ve silahlı soygun eylemlerine müşterek mücadele harekatına aktif katılımda bulunmasının sağlandığı ifade edilen tezkerede, böylece, bu alanda BM sistemi içinde ve bölgesel ölçekte Türkiye'nin rolünün ve görünürlülüğünün pekiştirilmesinin temin edildiği vurgulandı.

TSK deniz unsurlarının bölgede görev icra etmesine izin veren TBMM kararının süresinin 10 Şubat 2010 tarihinde sona ereceği belirtilen tezkerede, şunlar kaydedildi:

10 ŞUBAT'TA BAŞLAYACAK

"Diğer taraftan anılan bölgelerde ve Hint Okyanusu'nda meydana gelmeye devam eden korsanlık ve silahlı soygun eylemleri ile uluslararası toplumca mücadele edebilmesine cevaz veren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1846 sayılı kararı, 30 Kasım 2009 tarihli ve 1897 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla 1 yıllık süre için yenilenmiştir.

Belirtilen nedenlerle TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için 10 Şubat 2009 tarihli TBMM kararıyla Hükümete verilen 1 yıllık izin süresinin, anılan kararda belirlenen ilke ve esaslar dahilinde 10 Şubat 2010 tarihinden itibaren, 1 yıl uzatılmasını Anayasanın 92. maddesince arz ederim."

Başbakanlık Tezkeresi, 2 Şubat Salı günü TBMM Genel Kurulunda görüşülecek.

Uçak arızalanınca yolcular isyan etti


Uçak arıza yapınca, salonda 3 saati aşkın süre beklemek zorunda kalan yolcular isyan etti.
Aralarında tekerlekli sandalyelerde oturan ve yaşlı olan yolcuların da bulunduğu grup, kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini belirterek görevlilerle tartıştı.

Turkuaz Havayolları'ndan kiralanan TC-TCC kuyruk tescilli Airbus 320-232 tipi uçak sabah 09.30’da kalkacağı için saat 08.00’den itibaren dış hatlar terminali 213 numaralı arınmış salona yolcu almaya başladı.

YK – 002 sefer sayısıyla Lefkoşa’ya gidecek olan 67 yolcu aramadan geçtikten sonra salonda beklemeye başladı. Ancak aradan saatler geçmesine rağmen aynı salonun körük bölümünde bekleyen uçak bir türlü yolcu almadı.

Bunun üzerine yolcular salondaki görevlilerden bilgi istediler. Ancak görevliler kendilerine de kaptan tarafından bilgi verilmediği için ne olduğunu bilmediklerini söyleyince kıyamet koptu.

Yolculardan Özlem Bülbül T.C. vatandaşı olduğunu ancak işi icabı Kıbrıs’ta oturduğunu yanında da bir hastası olduğunu belirterek, "Böyle şey görmedim. Üç saati geçti salonda bekliyoruz. Bir bilgi veren yok. Parça değişecek, onu deniyoruz diyorlar. Çaresiz kaldık " dedi.

KTHY Yetkilileri uçağın göstergelerinde arıza olduğunu, çalışmanın devam ettiğini, gerekirse uçağı değiştirip yolcuları başka bir uçakla göndereceklerini söylediler.

Yazıcıoğlu komisyonu sil baştan


Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası nedeniyle kurulan Meclis Araştırma Komisyonu silbaştan yapıyor.
BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili olarak Mecliste yeni bir Araştırma Komisyonu kurulacak.

Kazanın ardından grupların verdiği önergeler sonucu kurulan ve ek süre imkanını da kullanarak çalışmalarını tamamlayan Araştırma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü, ''geç gelen kaza kırım raporunu değerlendiremedikleri'' gerekçesiyle, TBMM Başkanlığına yazı yazarak durumu bildirdi.

TBMM İçtüzüğünün yeni bir komisyon kurulmasına imkan vermesi ve grupların da talebe sıcak bakması nedeniyle, konu gelecek hafta TBMM Genel Kurulunda görüşülecek. Görüşmelerin ardından yeni bir komisyon kurularak çalışmalarına başlaması bekleniyor. Gruplar, eski komisyon üyelerini bildirebilecekleri gibi, yeni üyeler de tespit edebilecek.

Yazıcıoğlu Araştırma Komisyonu Başkanı Köylü, kaza kırım raporunun çalışmalarını tamamladıktan 12 gün sonra geldiğini belirterek, ''Komisyon olarak kaza kırım raporunu ele alamadık, oturup, konuşamadık. Bu raporun değerlendirmesinden sonra belki başka araştırılması gereken hususlar çıkabilir'' dedi.

Komisyon olarak süreye ihtiyaç duyulduğunu, ancak TBMM İçtüzüğü uyarınca kendilerine tanınan bütün süreleri kullandıklarını hatırlatan Köylü, şöyle konuştu:

''Mevzuata göre, Komisyonun süresini uzatma imkanı olmadığı için ancak yeni bir komisyon kurulması daha doğru olur. Biz raporu bitirmiştik ama bir bütün olarak Meclis Başkanlığına sunmamıştık. Baktık, olmuyor, kaza kırım raporunun değerlendirilememesi nedeniyle işin o boyutu topal kalıyor. Raporu mutlaka oturup tartışmamız lazım. Gerekirse uzmanları çağırıp, değerlendirmemiz lazım. Ne yazık ki bu imkanımız olmadı. Sorun bizden kaynaklanmıyor. Süremiz bitmeden 15 gün önce gelseydi, raporu değerlendirebilecektik. Ne yazık ki biz çalışmalarımızı tamamladıktan 12 gün sonra gelebildi. Konu önemli oluğu için, 'bu kadarını yaptık' demedik.''

Köylü, konuyla ilgili dilekçeyi Meclis Başkanlığına sunduğunu kaydederek, ''Yeni bir araştırma komisyonunun kurulması gerekiyor'' görüşüğünü ifade etti.

Konunun, 2 Şubat Salı günü TBMM Genel Kurulunda ele alınması bekleniyor.

Evlenmemek için ölmek istedi


21 yaşında genç kızın ailesi onu bir yakınlarının oğluyla evlendirmeye karar verdi. Kararı ona söylediler. Kız içeri gidip kendini astı
Şanlıurfa'da, ailesinin zoruyla akrabası ile evlendirilmek istendiği ileri sürülen 21 yaşındaki D.D. adlı kız, kendini tavana iple asıp yaşamına son vermek istedi. Son anda yakınları tarafından fark edilerek ipten alınan genç kız, yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım mücadelesi veriyor.

Olay, dün geceyarısı Dedeosman Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya ailesi, D.D.'yi bir yakınlarının oğluyla evlendirme kararı verdi. Aile aldığı kararı dün akşam kızları D.D.'ye iletti. Akrabasıyla evlenmeyi kabul etmeyen genç kız, bunalıma girdi ve kapandığı odasında geç saatlerde kendisini iple tavana astı. Odadan gelen gürültü üzerine içeriye giren yakınları, genç kızı tavanda asılı olarak buldu.

Hemen ipi keserek aşağı indirilen D.D., daha sonra otomobille Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Boynunun kırıldığı saptanan genç kız, yoğun bakım ünitesine alındı. Genç kızın hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Boyalı döviz tuzağına düşmeyin!


Şişli'deki polis ekibi şüpheli davranışları olan şahsı arayınca ortaya ilginç bir tablo çıktı.
Şişli'de polis ekipleri, saat 02.00 sıralarında durdurduğu taksideki Marya Amina Amed'in şüpheli davranışları nedeniyle çantasını aradı. Amed'in çantasında üzeri siyah bir boya kaplanmış çok sayıda Euro çıktı. Polis, parayı incelediğinde sahte olduğunu anladı. Bunun üzerine Amed gözaltına alınarak, Şişli Araştırma Büro Amirliği'ne götürüldü.

Polis, daha önce bazı iş adamlarının başvurusu üzerine yapılan operasyonda Nijeryalılar'dan oluşan bir dolandırıcılık çetesinin çökertildiğini belirtti. Operasyonda aynı paraların ele geçirildiğini belirten polis, çetenin çalışma yöntemini ise şöyle anlattı:

TEMİZLEYİCİ 100 BİN DOLAR

"İş adamlarını dolandırmayı planlayan şebeke üyeleri, ellerinde memleketlerinden getirdikleri yüklü miktarda döviz olduğunu söylüyor. Hepsi boyalı olan sahte paraların arasına yerleştirilmiş gerçek bir parayı alan şebeke üyesi, parayı özel bir temizleyici ile temizliyor. Daha sonra iş adamıyla bir döviz bürosuna giderek parayı bozduruyor. Kurbanlarına paraların gerçek olduğuna inandıran şebeke üyeleri, paraların temizlenmesi için solüsyon gerektiğini, bu temizleyicinin yurt dışından getirildiğini ve pahalı söylüyor. İş adamından temizleyici almak için 50 ila 100 bin dolara ihtiyaçları olduğunu belirten dolandırıcılar, bu yardıma karşılık aldıkları paranın bir kaç katını vereceklerini söylüyor. Parayı alan şebeke üyeleri daha sonra ortadan kayboluyor."

Polis, bu şekilde dolandırıcılık olayının son zamanlarda sık sık meydana geldiğini belirterek, iş adamlarını tuzağa düşmemeleri konusunda uyardı.

Yumurtada 'Allah' yazıyor


Mahalle bakkalında tesadüfen fark edilen yumurtadaki 'Allah' yazısı görenleri şaşkına çevirdi.


Hidayet Mahallesi'nde bir bakkal dükkanını işleten Ahmet Bakan, toptancıdan aldığı yumurtaları müşterisine satmaya hazırlarken bir yumurtanın üzerinde Arapça yazılar olduğunu fark etti. Yumurtanın üzerinde tam olarak neler yazdığını merak eden Bakan, mahallede bulunan cami imamına yumurtayı gösterdi.

MERAKLI AKININA UĞRADI

Posta'dan Mikail Pelit'in haberine göre cami imamının yumurtanın üzerinde ‘Allah-Muhammet’ yazdığını söylemesi üzerine Ahmet Bakan'ın bakkal dükkanı meraklı akınına uğradı. Gördüğü karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Bakkal Ahmet Bakan, gelen yumurtalar içinde dikkatini çeken yumurtayı incelediğinde üzerinde ‘Allah-Muhammed’ yazdığını gördüğünü söyledi.

Bakkal Bakan, koliden yumurtaları aldığında birinin diğerlerinden daha değişik olduğunu farkettiğini ve bozuk olabilir düşüncesiyle onu ayırdığını belirtti. Bakan, “Yumurtayı gördüğümde üzerinde kabartma şeklinde yazıları gördüm. Yazılanlardan tam emin olabilmek için yumurtayı cami imamına gösterdim. İmam da bana her şeyde bir hayır olduğunu söyleyerek yumurtanın üzerinde ‘Allah-Muhammed’ yazdığını söyledi” dedi.

Emek dünyasında grev hazırlığı


Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak emekçilerin 3. Şubat'ta genel greve gideceğini ifade etti.


Büyükkucak, DİSK, KESK, Kamu-Sen, İstanbul Eczacılar Odası ve İstanbul Diş Hekimleri Odasının temsilcileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, TEKEL işçilerinin içine düştüğü durumun sorumlusunun, AK Parti hükümetinin uyguladığı ekonomik politikaları olduğunu öne sürdü.

Bu ekonomik politikanın işçiye, emekçiye, emekliye açlığı, gençliğe işsizliği, bütün emek dünyasına yoksulluğu ve sendikasızlığı dayattığını ileri süren Büyükkucak, emekleriyle kazandıkları emeklilik haklarının, iş güvencelerinin, sigorta ve sendika haklarının bir bir ellerinden alınmaya çalışıldığını iddia etti.

TAŞERONLAŞMAYA SON VERİLSİN


"TEKEL işçisinin de TEKEL ile dayanışma içinde olan kendilerinin de tek isteklerinin TEKEL işçisini ve işçi sınıfını ücretli köleliğe mahkum eden 4-C uygulamasını ve taşeronlaşmaya son verilmesi olduğunu" ifade eden Büyükkucak, şunları kaydetti:

"AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğer işçilerin ve konfederasyonlarımızın taleplerini hafife alıp bizi oyalayıp aldatmaya kalkar ya da tekel işçisine ilk günkü gibi müdahale etmeye kalkarsa ne olur? İşte dünyanın yerinden oynayacağı gün gelmiş demektir. Bu nedenle bizler 6 konfederasyon ve onlara destek veren meslek odaları, kararlı bir yanıt vermekten çekinmeyecektir. Bütün emek dünyası, her gün bir yenisi katılarak genişleyen cephesi ve bileşenleriyle 3 Şubattaki genel eylem ve grevine hazırlanmaktadır."

BAŞKAN İLE TABAN AYNI DÜŞÜNCEDE


"Bütün emek dünyasını 3 Şubattaki eyleme ve greve çağırdıklarını" kaydeden Büyükkucak, "Hükümet, TEKEL işçilerinin onay vereceği bir çözümü hayata geçirmediği sürece bizler 3 Şubat günü iş yerlerinden, mahallelerden saat 13.00'de Saraçhane parkında olacak şekilde yürüyüp geleceğiz. Haklarımızı aramak için 3 Şubatta genel eylem ve grevde olacağız" dedi.

Bir gazetecinin, "Türk-İş Başkanı ile Türk-İş'in tabanı, genel grev konusunda hem fikir mi?" sorusu üzerine Büyükkucak, TEKEL ile ilgili gelinen nokta menfi olduğu takdirde genel grev kararının zaten Türk-İş Başkanlar Kurulu kararı olduğunu söyledi.

Kayıp nişanlı kız bir otelde bulundu


Nişanlısının yanından eve dönmek üzere ayrıldı ama ondan bir daha haber alan olmamıştı. Meğer bir otele yerleşmiş.

Hatay'ın Samandağ ilçesinde 14 gün önce kaybolan 18 yaşındaki nişanlı genç kız, Adana'da bulundu.

Edinilen bilgilere göre, Samandağ'a bağlı Tavla beldesinde ailesiyle birlikte yaşayan Sevcanan Turunç, Katar'da bulunan nişanlısı Onur Doğru'nun ailesini ziyaret etmek için annesi Zehra Turunç'tan izin istedi. 2,5 yıllık nişanlısı Onur Doğru'nun Samandağ merkez Favvar mahallesinde oturan annesiyle 2 gün kalan Sevcanan Turunç, annesini telefonla arayarak, "Anne ben eve geliyorum" dedi.

Ancak genç kız eve dönmeyince ailesi Sevcanan'ı aramaya başladı. Telefonundan bir daha ulaşamadıkları kızlarının gidebileceği her yeri kontrol eden baba Fikret Turunç ve anne Zehra Turunç, kızlarının bulunması için Cumhuriyet Savcılığı, polis ve jandarmaya başvurdu.

Genç kızın, Samandağ'dan Adana'ya giderek burada bir otelde kaldığı tespit edildi. Sevcanan Turunç'un bulunması için Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bilgi verildi.

Ekipler, Adana'da bir otelde buldukları genç kızı, ifadesini aldıktan sonra Samandağ'daki ailesine teslim etti.

Elif'in katilini köpeği gördü


Elif Şişman, evinde bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürüldü. Köpeği vahşete tanık oldu. Polisler gelince de korkudan kulübeden çıkamadı.


İZMİT’in Erenler Mahallesi’nde 28 yaşındaki Elif Şişman, evinde bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürüldü.

Saat 21.30 sıralarında eve gelen sevgilisi Olcay Salcan, aynı evde birlikte yaşadığı Elif Şişman’ın kanlar içinde yerde yatan cesediyle karşılaşınca polise haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, duvarlarda da bıçak ve kan izleri bulunan odada Elif’in birçok kez bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürülmüş cansız bedeniyle karşılaştı.

Apartman komşuları Elif’i gün boyu görmediklerini, ancak evde beslediği Amerikan Cocker cinsi köpeğinin sürekli havlama sesini duyduklarını söyledi. İlk belirlemelerde evin kapısında herhangi bir zorlama olmadığının anlaşılması, katile Elif’in kapıyı kendisinin açmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirdi. Olay sırasında sürekli havladığı anlaşılan Elif’in köpeği ise, polisler içeri girdiğinde korkudan kulübesinden dışarıya çıkmadı. Polis Elif Şişman ile aynı evde kalan ve cinayeti haber veren Olcay Salcan’ı gözaltına alarak sorgularken, Elif Şişman’ın daha önce çalıştığı bir tekstil atölyesinden ekonomik kriz nedeniyle çıkarıldığı belirlendi. Elif Şişman’ın işten atıldıktan sonra, geçen yıl kasım ayında da, müşteri gibi davranan sivil polislerle 100 TL karşılığında fuhuş için anlaşıp suçüstü yakalandığı ve mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı belirlendi.

VAHŞETİN TANIĞI

Polisler geldiğinde kulübesinden çıkmayan Amerikan Cocker cinsi köpek, vahşetin tanığı oldu.

18 çekiç darbesiyle öldürdü ve...


Çinli göçmen kendisine üç yıl boyunca iş bulamayan kadını 18 çekiç darbesiyle öldürdü, sonra da...
Çin’den ABD’ye göç eden Huang Chen isimli 46 yaşındaki adam Teksas eyaletine yerleşti. İş bulmak için New York’un Queens kentinde yaşayan Qian Wu ile irtibata geçti.

Queens’e kadının yaşadığı apartmana taşındı. Ancak üç yıl boyunca Chen’e bir türlü iş bulunamadı. Adam, kadının kapısına dayandı ama sonuç değişmedi. 47 yaşındaki adam kendisini kandırdığını düşündüğü kadından intikam almak için korkunç bir plan yaptı.

Kameraya yakalandı

Gün boyu kadını takip eden adam Wu apartman dairesine girerken yolunu kesti. Elindeki çekiçle kafasına tam 18 kere vurarak kadını öldürdü. Hıncını alamayan Chen kadının ciğerlerini ve kalbini vücudundan çıkarttı. Daha sonra da aynı apartmandaki dairesine giderek cinayet izlerini temizledi. Üzerindeki elbiseleri ve cinayet aletini bir çantaya koyarak yakınlardaki bir parka bıraktı. Ancak güvenlik kameralarına yakalanan Çinli göçmen tutuklandı.

Wu, katilinden çok korktuğu için daha önce de polise gitmiş.

Emniyet yetkilisine tecavüz gözaltısı


İsveç'te üst düzey bir emniyet yetkilisi, çocuklara tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.


İsveç'te üst düzey eski bir emniyet yetkilisinin, çocuklara tecavüz ettiği ve etme planı yaptığı şüphesiyle gözaltına alınması emri verildi.

Stockholm bölge mahkemesinin, savcıların, geçmişte Uppsala emniyet müdürlüğü ve İsveç ulusal polis akademisinde yöneticilik yapan Goran Lindberg'in, 5 Şubat'a kadar göz altına alınması talebini onayladığı bildirildi.

Geçen yıl Stockholm'de bir kadına tecavüz ettiğinden ve Stockholm ile Falun kentlerinde çocuklara tecavüz etmeyi planladığından şüphelenilen Lindberg'in hakkındaki suçlamaları reddettiği belirtildi.

İsveç Adalet Bakanı Beatrice Ask, cinsiyet eşitliği ve cinsel taciz konularında seminerler de verdiği bilinen Lindberg hakkındaki suçlamalar karşısında şok geçirdiğini söyledi.

Bu çocuk 15 yaşında ama 'dev' gibi


Sadece 15 yaşında ama tam 2 metre 10 santim boyundaki "minik dev", büyümeye devam ediyor!

İngiltere, Lancashire'da yaşayan 15 yaşındaki Bradley Fisher'ı görenler bir daha unutamıyor, çünkü yaşına rağmen tam 2 metre 10 santim uzunluğunda ve uzamaya devam ediyor.

Southlands Lisesi'nde eğitim gören Bradley, okulundaki yaşıtları arasında en kısa boylu olan 1.37'lik arkadaşı Zoe McDermott'ın yanında tam bir dev gibi duruyor.

İlkokulu bitirmeden babasından uzun boya sahip olan Bradley, 16 yaş altı ulusal basketbol takımına da seçildi.

"Basketbol oynamayı seviyorum, boyum çok avantaj sağlıyor" diyen Bradley, kapılardan geçerken eğilmek zorunda kalmak dışında hiçbirşeyin uzun boylu olmak kadar iyi olamayacağını söylüyor.

"Uzun olmayı seviyorum, arkadaşlarım ve ailem de bunun iyi olduğunu düşünüyorlar. Kıyafet alırken en büyük beden sipariş ediyorum ve üzerime olması için dua ediyorum" diye konuşan 15 yaşındaki dev, anaokulunda da herkesten uzun olduğunu da sözlerine ekliyor.

Daha şimdiden Michael Jordan'dan uzun boya sahip olan Fisher, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından da çok seviliyor

Bir kadını 15 yıl boyunca dikizledi


Alman kadını balkonunda gördü 15 yıl boyunca adım adım takip etti, porno DVD'ler gönderdi ve en sonunda...


Bugün 45 yaşında olan kadının hayatını cehenneme çeviren olay, 1995‘te başladı. A., Frankfurt’ta pazarlamacılık yapan Alman kadını balkonunda gördü ve peşine takıldı.

Kurbanına sürekli telefon açan, “Kral İbo” imzalı mektuplar ve porno içerikli DVD’ler gönderen A., anne ve babasına şantaj yaparak, kızlarının peşini bırakması için 100 bin euro istedi. Takipten bunalan kadın ise defalarca taşındı. Gizli telefon numaraları aldı, hatta ABD’ye gitti. Ancak kurbanını izini Atlantik’in ötesinde de süren ve telefonla rahatsız eden A., kadının dönüşünden sonra da tacizlerine devam etti. İşe giderken izledi, evinin önünde bekledi, hatta ziline kendi adını bile yazdı.

Mağdur kadın, bir süre işine polis korumasında gitmek zorunda kaldı. Bu arada polis tarafından yakalanan sapık, 9 ay hapis cezası aldı ve bir süre psikiyatrik tedavi gördü. Ancak tüm bunlar tacizi bitirmedi. Franfurt Eyalet Mahkemesi A.’yı tekrar hepisle cezalandırdı.

9 yaşındaki kız kalpten öldü


lköğretim Okulu 2"nci sınıf öğrencisi Melisa Deniz (9), evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.


Körfez’de, Kirazlıyalı İlköğretim Okulu 2’nci sınıf öğrencisi Melisa Deniz (9), evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

4 yıldır kalp rahatsızlığı çeken Melisa’nın 3 kez anjiyo, bir kez de açık kalp ameliyatı olduğu belirtildi. Baba Çeten Deniz, “O bizim tek çocuğumuzdu. Ölüm biricik yavrumun yakasını bırakmadı. Hayat dolu bir çocuktu, okulunda çok seviliyordu” dedi. Melisa, gözyaşları arasında toprağa verildi.

Çekiçle öldürüp kalbini söktü!


Kendisine iş bulamayan kadını 18 çekiç darbesiyle öldürdü, sonra da ciğeriyle kalbini söktü.
Çin’den ABD’ye göç eden Huang Chen isimli 46 yaşındaki adam Teksas eyaletine yerleşti. İş bulmak için New York’un Queens kentinde yaşayan Qian Wu ile irtibata geçti. Queens’e kadının yaşadığı apartmana taşındı. Ancak üç yıl boyunca Chen’e bir türlü iş bulunamadı.

Adam, kadının kapısına dayandı ama sonuç değişmedi. 47 yaşındaki adam kendisini kandırdığını düşündüğü kadından intikam almak için korkunç bir plan yaptı.

KAMERAYA YAKALANDI

Gün boyu kadını takip eden adam Wu apartman dairesine girerken yolunu kesti. Elindeki çekiçle kafasına tam 18 kere vurarak kadını öldürdü. Hıncını alamayan Chen kadının ciğerlerini ve kalbini vücudundan çıkarttı. Daha sonra da aynı apartmandaki dairesine giderek cinayet izlerini temizledi. Üzerindeki elbiseleri ve cinayet aletini bir çantaya koyarak yakınlardaki bir parka bıraktı. Ancak güvenlik kameralarına yakalanan Çinli göçmen tutuklandı.

Wu, katilinden çok korktuğu için daha önce de polise gitmiş.

Donan göl kırıldı, iki çocuğu yuttu!


Göl soğuktan donmuştu. İki çocuk da üzerinde yürümeye başladılar. Ama buzlar bir anda kırıldı.

Tokat'ın Zile ilçesinde, donan göletin üzerinde yürüyen 2 çocuk, buzun kırılması sonucu suya düşerek, boğuldu.

Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Koçaş köyünde yaşayan Gökhan Bütün (15) ve Burak Düzenli (13), dün gündüz saatlerinde köy yakınlarında bulunan soğuk hava nedeniyle yer yer buz tutmuş tarımsal sulama göletine gitti.

Buz tutan göletin üzerinde yürüyen Bütün ve Düzenli, buzun kırılması sonucu suya düştü. Suda boğulan iki çocuktan uzun süre haber alamayan yakınları, aramaya gittikleri gölette önce Burak Düzenli'nin cesedini buldu. Bir süre sonra da Gökhan Bütün'ün cesedine ulaşıldı.

Bu camide çocuk parkı da olacak


Adana'daki Ramazanoğlu Camii henüz inşaat halinde ama tamamlandığında diğer camilerden farklı özelliklere sahip olacak.


Projesini dört kadın mimarın yaptığı camide bayanlar için emzirme odası, ayrı bir şadırvan, özürlü ve yaşlılar için 2 asansör, kitap okuma salonları ve duş almak için banyolar bulunuyor.

Adana'da Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan ve ismini Ramazanoğlu Beyliği'nden alan caminin 4 mimarı da kadın. 2006 yılı Ekim ayında inşaatına başlanan ve yapımı devam eden Ramazanoğlu Camii'nin projesini Mimar Hatice Yıldırım, Gül Aydın, Selma Uçar Dalgıntekin ve Esen Saraç Ümit yaptı. Camide bayanlar için emzirme odası, şadırvan, özürlü ve yaşlılar için 2 asansör, kitap okuma salonları ve duş almak için banyolar bulunuyor. Cami Süleymaniye Camii esas alınarak tasarlanmış.

Projenin mimarlarından Adana Diyanet Vakfı İl Yönetim Kurulu üyesi Selma Dalgıntekin, camilerde kadınlar için yeterli alan oluşturulmadığına dikkat çekti. Ayrılan yerlerin de göstermelik olduğunu vurgulayan Dalgıntekin, "Bayanlar rahat ibadet edemiyor. Abdest alacak yerleri yok. Camilerde çocuklarını bırakabilecekleri yerler, eşya koyabilecekleri dolap bile bulunmuyor. Yeni yapılan camilerde, bayan, yaşlı ve özürlüler de düşünülmeli." diyor. Ramazanoğlu Caminde bayanlar için ayrı giriş yeri yaptıklarını anlatan Dalgıntekin, "Bayanların da ihtiyacını düşünerek ayrı şadırvan, daha büyük ibadet alanı, bebek emzirme odası, duş odaları gibi mekanlar düşündük. Özürlü ve yaşlılarımızı da unutmayarak onlar için de asansör yaptık. Engelli rampaları oluşturduk. Cami; tiyatro, konferans, alışveriş ve Kur'an kursu gibi ihtiyaçlara da cevap verecek." ifadesini kullanıyor.

2006 yılı Ekim ayında inşaatına başlanan caminin, 2007 birim fiyatlarına göre maliyeti 10 milyon TL olarak hesaplanmış. Arsa büyüklüğü 7 bin 70 metre olan caminin bina oturumu ise 3 bin 500 metreden oluşuyor. Şimdiye kadar büyük bir bağış olmadığı için henüz tamamlanamayan cami için Adana genelindeki camilerden bağış toplanıyor.

Namaz kılınacak alanın altında 3 katlı bodrum mevcut. En alt bodrum 3 bin 500 metrekarelik otopark. Bir üst bodrumda ise 3 bin 500 metrenin bin 550 metresi market olarak düşünülmüş. Aynı katta 9 işyeri bulunacak. 20 metre ile 100 metre arasında değişen büyüklüklerdeki işyerlerinde vatandaşın taleplerine cevap verecek sektörler yer alacak. Marketlerin ve işyerlerinin bulunduğu katta erkekler ve bayanlar için ayrı şadırvanlar ve lavabolar var projede. Ayrıca hem bayanlar hem de erkekler için duş alanları da oluşturulmuş. Bayanlar için çocuk emzirme odası da ihmal edilmemiş. Özürlüler için WC ve özürlü rampaları da engelliler için projeye konulmuş. Camide sosyal ve kültürel etkinlikler için bin metrelik bir salon planlanmış. 3. kattaki bodrumda ise 3 derslikli 300 metrekarelik Kur'an kursu ve 500 metrelik bir alanda Çukurova Müftülüğü hizmet binası olacak. Aynı katta okuma salonu ve kütüphane de bulunuyor.

Cami etrafından çocuk oyun alanları da hazırlanacak. Kapalı alanda 3 bin kişi namaz kılabilecek. Avlular da dahil edildiğinde alan 10 bin kişilik cemaate hizmet verebilecek. 2 minarenin yapımını hayırsever iki işadamı üstlenmiş.

Caminin yapımı için uzun süredir çaba sarf eden Adana Eski Müftüsü Mehmet Barış, şimdiye kadar malzeme bağışları, demir, hazır beton ve tuğla gibi aynî ve nakdî yardımlarla gerçekleşen yatırımın 3 milyon TL'yi geçtiğini anlatıyor. Barış, caminin yapımının devam ettiğini belirterek hayırseverlerin yardımına ihtiyaç duyduklarını aktarıyor. Caminin adının Adana'yı kuran Ramazanoğulları'ndan geldiğini belirterek, "İnsan ola ki bıraka eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser." sözünü hatırlatıyor. İbadethanenin tamamlanması için 7 milyon lira gibi bir kaynağa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Barış, bağışta bulunmak isteyen vatandaşların yardımlarını Vakıfbank Abidinpaşa Şubesi 2040904 numaralı hesaba yapabileceklerini aktarıyor.

***


Bayanların rahat ibadet edeceği ortamlar hazırlamalıyız
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er, camilerin, Adana'da yapımı devam eden Ramazanoğlu Camii gibi, kadın, erkek, yaşlı ve özürlü insanların ihtiyacını karşılaması gerektiğine dikkat çekti. İbadetlerin sadece erkeklere farz kılınmadığını hatırlatan Er, "Dinimiz bayanlardan da ibadet istiyor, özürlü kardeşlerimizden de. Öyleyse onların da ihtiyaçlarına göre alanlar oluşturmalıyız. Biz Diyanet olarak cami yapımına proje desteği veriyoruz. Özellikle bayanların ve özürlülerin rahat bir şekilde ibadet edebileceği ortamların hazırlanmasını talep ediyoruz." ifadesini kullandı. Adana'yı ziyaretinde bayanlar için abdest alma yerini gördüğünü anlatan İzzet Er, "Bayanlar abdest alırken yanında varsa çocuğu nereye bırakacağını düşündük. Arkadaşlar daha sonra abdest alma yerine çocukların da zaman geçirebileceği alanları projeye ekledi." ifadesini kullandı.

Perinçek'in cezaevinden verdiği emir!


Poyrazköy iddianamesi'ne göre sanık askerler Perinçek'le irtibat halinde. Hatta Karargah Evleri emri Perinçek'ten gelmiş...

Poyrazköy iddianamesi sivil mahkeme tarafından kabul edildi. İddianamenin ayrıntıları medyaya yansımaya başladı.

Ergenekon soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İşçi Partisi (İP) Lideri Doğu Perinçek’in “Poyrazköy Cuntası” tarafından “fabrikatör” ismiyle kodlandığı ortaya çıktı.

Ayrıca Poyrazköy iddianamesine konulan belgelere göre sanık askerler Silivri Cezaevi'nde bulunan Doğu Perinçek'le irtibat halinde. İrtibatı sağlayan kişi ise bir süre önce ikinci kez tutuklanma kararı çıkartılınca intihar eden Kurmay Yarbay Ali Tatar. Aynı belge Devrimci Karargâh iddianamesinde bir suç delili

FABRİKATÖR İLE GÖRÜŞÜLDÜ

Poyrazköy İddianamesi’nde, Levent Bektaş’tan ele geçen DVD’deki “Fabrikatör” olarak anılan Perinçek’le ilgili notta, “Fabrikatörle görüşüldü Aydınlık gelecek hareketi daha aktif hale gelmeli. Şafak Yürekli kontrolü elde tutmalı, bahriyede tanıtım ve dağıtım daha fazla olmalı” denildi.


M.G.'DEN ÇOK MEMNUNLAR

Bir başka notta da şu ifadeler dikkat çekti: “M.G’nin çok iyi irtibatları var iyi istihbarat topluyor Veli başkan, Levent başkan ve Fabrikatör çok memnun kendisi Ermeni dostlarımızdan.”

BAYDEMİR İKİ KEZ UYARILMIŞ

İddianamede adı suikast listesinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in, güvenlik konusunda 2007’de iki kez uyarıldığı ortaya çıktı. 13 Şubat ve 10 Ekim 2007 tarihlerinde yapılan iki tebligatta, örgüt ismi belirtilmeden, Baydemir’den güvenlik önlemlerini artırması, programlarını gizli tutması ve kullandığı güzergahları sık sık değiştirilmesi istenilmiş. Baydemir’e 23 Ocak 2008’de ve 21 Mayıs 2009’da da yine güvenlik uyarısı yapılmış, ancak silahlı saldırı yapacak bir örgüt adı verilmemişti. Son olarak 19 Ocak 2010’da yapılan tebligatta ise, diğerlerinden farklı olarak Baydemir’e PKK’nın adı verilmişti.

BU KEZ HİÇ GİZLİ TANIK YOK

Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan 3 iddianamede birçok kişi “gizli tanık” olarak dinlendi. Bu “gizli tanık” ifadeleri iddianameleri temel dayanağı oldu. Ancak Poyrazköy’deki mühimmatla ilgili iddianamede hiç gizli tanık olmaması dikkat çekti. İddianamede tanık olarak Cevdet Yılmaz, Güniz Takmaz, Abdurrahman Yılmaz isimleri yer aldı.

İHBARI EN BOL İDDİANAME

Poyrazköy iddianamesinde tam sekiz ihbara yer verildi.

1- Poyrazköy’deki mühimmata ilişkin ilk ihbar, 15 Aralık 2008 tarihinde Ahmet Demir isimli kişi tarafından savcılığa gönderilen bir mektuptu. Mektupta Koç Müzesi’nin bahçesindeki eski bir denizaltında bulunan patlayıcı maddelere ilişkindi.

2- İstanbul emniyetine 23 Mayıs 2009’da gelen bir e-mail’de Kafes Eylem Planı ihbar ediliyordu.

3- 2 Şubat 2009’da Beykoz Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarla kazılar başladı ve çok sayıda mühimmat bulundu.

4- 155 mail ihbar hattına 23 Şubat 2009’da gelen ihbarda, Beykoz’da bir alana Levent Göktaş’a bağlı bir ekibin patlayıcı madde gömdüğüne dair bilgiler vardı. Yapılan kazılarda mühimmat bulundu.

5- 16 Nisan 2009’da yapılan ihbarda ise, ‘Poyrazköy’de ele geçen mühimmattan Bedrettin Dalan’ın haberi var’ deniyordu.

6- 10 Mayıs 2009 günü Beykoz sahilinde balık tutan kişinin 155 Polis İmdat hattını arayarak su altında bir poşet içinde şüpheli cisimler gördüğünü bildirdi. Yapılan incelemede çok sayıda silah ve mühimmat denizden çıkarıldı.

7- 24 Mayıs 2009 tarihinde yine Emniyete bir ihbar e-maili ulaştı. Deniz Kuvvetlerinde asker olduğunu belirten kişi, ’Ergenekon terör örgütü üyesi Deniz Kuvvetlerinde görevli bazı şahıslar’ hakkında bilgi verdi. Bu ihbarda Kafes Eylem Planı ve amirallere suikast iddiasına adı karışanların isimleri yer alıyordu.

8- 29 Haziran 2009 tarihinde yapılan bir başka ihbarda ise “cuntacı” olarak isimlendirilen Dursun Çiçek hakkında bilgiler yer aldı.




PERİNÇEK BAŞKANIMIZIN EMİRLERİ


Poyrazköy’de bulunan mühimmat ve emekli Albay Levent Bektaş’ta bulunduğu iddia edilen ‘Kafes Eylem Planı’yla ilgili hazırlanan iddianamede ilginç iddialara yer veriliyor. ‘Nisan Bülteni’ adlı dokümanda, ‘Poşu Perinçek Başkanımızın Emirleri’ başlığı altında, ‘Poyrazköy-Kafes’ soruşturmasında tutuklanan emekli Albay Bektaş’ın yerine ekiplerin yeniden kurulması ve yeni oluşumu da Albay Mücahit Erakyol’un organize etmesi, Poyrazköy’deki malzemelerinse korunaklı bölgelere dağıtılması” ifadeleri yer alıyor. Aynı flaş diskte ortaya çıktığı iddia edilen bir diğer dokümanda ise intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın Perinçek ile teğmenler arasında ‘kurye’ olduğu öne sürülüyor. Radikal'in haberine göre ilginç olansa bu belgenin bir bölümünün ‘Devrimci Karargâh’ örgütü iddianamesinde de yer alması.

‘POŞU PERİNÇEK'İN EMİRLERİ

İki amirale suikast yapacakları iddiasıyla soruşturulan teğmenler Alperen Erdoğan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan ve Burak Düzalan’ın Kocaeli Değirmendere’deki adreslerinde 18 Temmuz 2009’da yapılan aramada bir flaş disk ele geçirildi. Bu flaş diskte yer aldığı iddia edilen ‘Nisan Bülteni’ başlıklı metinde, “Poşu Perinçek Başkanımızın Emirleri” başlığı altında şu ifadeler yer alıyor:

- “Moraller ve motivasyon zirvede tutulsun bu konuda her türlü faaliyet organize edilsin.
- İçerdekilere ve ailelerine yardımlar aksatılmasın ihtiyaca göre aidatlar arttırılsın.
- Atlas güvenlik, E.A. ve diğer emekliler hainleri bulmada aktif kullanılsın.
- Levent Bektaş’ın ekiplerinin yerine yeni ekipler kurulsun.
- Yeni timlerin oluşturulmasını Mücahit Erakyol Albay organize etsin.
- Poyrazköy’de kalan malzemeler korunaklı bölgelere dağıtılsın.
- Karargâhın emri olmadan hiçbir operasyonel eylem yapılmayacak bu konuda son emir yetkisi Levent Bektaş’ındır.
- Genç subayların fikri altyapılarının ve ideolojilerinin sağlam temellere oturabilmesi için eğitim ve kamp çalışmaları yapılsın, bu bağlamda doküman ve materyallerin ulaştırılma kanalları kontrol edilsin.
- Yayınlar takip edilip çözümlemesi yapılmalı.
- Genç teğmenler arasında taban çalışmaları için A.Y.’in ekibi harekete geçirilecek.
- İnternet yoğun bir şekilde propaganda faaliyetleri için kullanılacak
- Devrimci Karargâh’taki çekirdek kadronun çylerj (metinde böyle geçiyor) ile Aydınlanma ve yeni adam kazanma evleri birbirinden ayrılacak, irtibatları kesilecek. (Devrim fikrinin genç subaylar arasında geniş tabana yayılması için yeni projeler geliştirilecek)
- Emirlerin iletiminde köprü elemanlar kullanılacak
- Deşifre olanlar derhal görevden alınacak Karargâh dışı görevler verilecek
- Aydın Ortabaşı, ÇYDD’den gelen parasal kaynakların miktarlarının Perinçek’in emirleri doğrultusunda artırılması. Diğer - - parasal kaynak konusunda yeni satış kanalları (maddeler) oluşturulacak
- Aydın Ortabaşı’nın mezun ettiği kız öğrenciler, yapının sivil tabanına, hızlı bir şekilde kazandırılması için organizasyonlar yapılacak
- Devrimci teğmenlerin yeteneklerini artırıcı eğitimlerden geçirilecek, emir ve görevler yeteneklerine göre verilecek
Yandaş medya ve onları yönlendirenler Komutanlarımızı kuşatmışlardır. Devrimci Subaylar Komutanlarımıza dinamizm kazandıracak eylemleri hayata geçirecektir.”
- Bu arada, yasadışı 15 Ağustos 2009’da hazırlanan ‘Devrimci Karargâh Davası’ iddianamesinde de ‘Nisan Bülteni’ başlıklı metne yer veriliyor. Ancak iki metin arasındaki farklılık dikkat çekiyor. Devimci Karargâh İddianamesi’nde bu metin için şu ifadeler kullanılıyor:

AYNI BELGE FARKLI İSİM

“Nisan Bülteni’ isimli bir sayfadan oluşan ve ‘Başkanımızdan’ başlıklı belgede ‘Doğu Periçek Başkanımızın emirleri’ altbaşlığı ile devam eden maddeler arasında şüpheli Aylin Duruoğlu’nun (Vatan gazetesi çalışanı, Devrimci Karargâh soruşturmasında tutuklanmıştı) tahliye kampanyalarına genç teğmenlerin destek vermesinin istenildiği, bu konuya ilişkin de S.D. organize edecek’ şeklinde ibarelerin bulunduğu, yine aynı belgeler içerisinde ‘başkandan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler’ başlığı altında Devrimci Karargâh terör örgütüne yönelik çalışma ve belgelerin bulunduğu...”

Poyrazköy-Kafes İddianamesi’ndeki belgedeyse gazeteci Duruoğlu’nun adı geçmiyor.

Teğmenlerde ele geçirildiği öne sürülen aynı flaş diskteki ‘diğer’ başlıklı bir dosyada ‘görevlendirme’ başlığı altında Albay Levent Görgeç’ten bahsedilerek, şöyle deniliyor: “Başkandan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler’ başlığı altında; ‘Devrimci Karargâh’taki çekirdek kadronun diğerleri ile olan bağlantılarının yapıya zarar vermeyecek şekilde ayrıştırılmasını Levent Görgeç sağlayacak’ şeklindeki ibare...”

Üç aşamalı emir komuta

Yine aynı flaş diskte bulunduğu iddia edilen ‘C’ klasöründeki ‘Eruygur’ adlı belgede, “ERUYGUR Paşa ile Eğitim Komutanlığı’nda yapılan toplantıda karargâhımızı ilgilendiren emirler” başlığı altındaysa, “Toplantıya katılanlar: Şener ERUYGUR, K S. , F. L , Levent GÖRGEÇ, L. E. , D. C ., T. E.” ifadeleri yer alıyor. ‘Emir Komuta’ başlığı altında ise “Oluşturulacak projelerin sevk ve idaresi üst kuruldan onaylandıktan sonra üç aşamalı emir komuta zinciri ile hayata geçirilecektir” deniyor.

Devamında, intihar eden Albay Ali Tatar’ın ‘kurye’ olduğu öne sürülerek, şu şoblon sıralanıyor: “Proje Planlayıcısının Emirleri ><< Köprü Eleman >>> Projeyi gerçekleştirecek Karargah
Doğu Perinçek (Silivri)<< kurye >> Ali Tatar <<<< Karargah Teğmenleri (Mahir)



ASKERİ MAHKEME DELİLLERİ İSTEDİ

Poyrazköy İddianamesi’nin sivil mahkeme tarafından kabul edilmesi tartışma yarattı.

Bazı hukukçular, davanın uyuşmazlık mahkemesine gidebileceğini söyledi

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki gün kabul edilen 297 sayfalık Poyrazköy iddianamesi ve iddianamenin delillerini oluşturan 24 ek klasör Askeri Başsavcılık tarafından istendi.

Dün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne faks geçerek dava dosyasını talep eden Askeri Başsavcılık, dava açılan 17 asker hakkında soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında iddianame ve ekleri incelemek istediklerini bildirdi.

Mahkemenin, bu talep üzerine iddianamenin bir örneğini Askeri Başsavcılığa gönderdiği, ek klasörleri de önümüzdeki günlerde yollayacağı ifade edildi. Askeri Savcılığın, dosyayı Anayasa Mahkemesi’nin askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi iptal eden son kararının ışığında inceleyeceği iddia ediliyor.

Tersten konuşan çete yakalandı


İkiz sahibi olduğu için sevindi ama kuşkular bu sevince gölge düşürdü. DNA testi yaptı. Bebeklerden sadece birinin babası çıktı.
Adana'da, hırsızlık ve uyuşturucu satışı yapan ve polisin teknik takibini önlemek için telefon görüşmelerini kelimeleri tersten okuyarak yapan çete yakalandı.

Adana'da Mahfesığmaz, Toros, Yurt, Güzelyalı ve Göl mahallelerinde hırsızlık olaylarındaki artış üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, çalışma başlattı.

Yaklaşık 4 ay süren çalışma sonucunda, İlhan Ö'nün liderliğindeki Ulaç Ö, Kerem Y, Güzel Ö, Erman Ö, Cihan T, Ali K, Kadir B, Yunus K, Mehmet Nuri Ö ve Ömer Asım B'den oluşan suç örgütünün, hırsızlık olaylarını gerçekleştirdiği belirlendi.

İstihbarat ve teknik takip çalışmaları sonucu ekipler, ''Mavi Göl'' adı verilen ve 19 ayrı adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda 11 kişiyi gözaltına aldı.

Zanlıların, 20 ev ve iş yerinden hırsızlık olayına karıştığı belirtildi. Zanlıların evlerinde yapılan aramalarda, 2 fotoğraf makinesi, kamera, postiş saç, paketli saç fırçası, çeşitli kuaför malzemeleri, mp3 çalar, amfi cihazı, bilgisayar malzemeleri ele geçirildi.

Zanlıların ifadelerinde, çaldıkları eşyayla ilgili ''Elimize gelen her şeyi alırız. Ayrım yapmayız. Hepsi sonuçta satılmasa da işe yarıyor'' dedikleri öğrenildi.

Suç örgütü üyelerinin, polisin teknik takibine önlem amacıyla organizasyonlarla ilgili telefon görüşmelerini kelimeleri tersten okuyarak, yaptıkları belirlendi.

GENÇLERİ UYUŞTURUCUYA ALIŞTIRIYORLAR
Bu arada, genç çete üyelerinin hırsızlık haricinde uyuşturucu satışı da yaptıkları öğrenildi.

Çoğu 18 yaşın altında kızları, ''zindelik verir, zekayı açar, derslerde daha aktif olmayı sağlar, güç verir'' gibi gerekçelerle verdikleri uyuşturucuyla madde bağımlısı haline getiren zanlıların, daha sonra bu kişileri, ''müşteri'' haline getirdikleri ve uyuşturucu satışı yaptıkları belirlendi.

Zanlıların evlerinde satışa hazır yaklaşık 1 kilogram esrar ile 230 captagon uyarıcı hap ele geçirildi.

Çete üyesi oldukları belirlenen Güven Deluoğlu, Adnan Kaya ve Mehmet Kaya'nın geçen ay yakalandıkları ve tutuklandıkları, Orhan Yayman'ın ise 25 Kasım 2009 tarihinde ''altın vuruş'' yaparak, öldüğü öğrenildi.

Türk büyükelçiye taciz şoku!


Türk Dışişleri'nde taciz şoku yaşanıyor. Roma Büyükelçisi hakkında soruşturma açıldı. Büyükelçi Yakıtal ise hakkındaki iddialara tepkili ve aklanmak istiyor.



Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Ali Yakıtal hakkında "cinsel taciz" iddiaları nedeniyle soruşturma başlatıldı.

Hürriyet Daily News gazetesinin haberine göre, Yakıtal'ın hakkındaki iddiaların doğru çıkması durumunda görevden alınabileceği öne sürüldü.

Yaklaşık üç ay önce Roma'ya atanan Yakıtal, bu görevinden önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dış politika baş danışmanlığını yapıyordu.

Dünya Balyoz'a inanıyor mu?


Balyoz Darbe Planı'na ilişkin dünyanın yorumları da yavaş yavaş oluşmaya başladı. En detaylı yorum İngiliz The Times'tan


İngiliz The Times gazetesi, “Balyoz” darbe iddialarına dikkat çekerken planın “görülmemiş ayrıntılarının şoke edici” olduğunu yazdı.

Gazete, Türkiye’deki “iktidar mücadelesinin de, silahlı kuvvetleri, komplocular ile siyasetten uzak bir orduyu isteyip, hassas belgeler sızdıran isimsiz askerler olmak üzere ikiye böldüğü”nü de öne sürdü.

The Times gazetesi, “Balyoz” darbe planı iddiaları ve Türkiye’deki laikler ile hükümet arasındaki gerginlikleri irdeleyen iki ayrı haber yayımladı.

“Balyoz” darbe planı iddialarına ilişkin “Belgeler içeren valiz, çok Türk vari yeni bir planı ortaya çıkarttı” başlıklı haberde AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetinde “yeni temiz bir sayfa” sözünü verdiğini, partisine ilişkin korkuları gidermek amacıyla da AB üyelik hedefine ve dünya ekonomisine daha büyük entegrasyonuna destek vereceklerini söylediğini kaydetti. Gazete, "Balyoz" darbe planına ilişkin olduğu öne sürülen binlerce sayfalık belge, CD'ler ve kayıtlara dikkat çekerek şöyle devam etti:

ŞOKE EDİCİ PLANLAR

“Ancak, The Times'in gördüğü kanıtlara göre 2002 ve 2003 yıllarında Sayın Erdoğan ve destekçilerinin iktidara gelmelerinden birkaç ay sonra bazı Türk generali ve düzinelerce subay, bir darbe ve sonraki dönem için detay planları başlattı.”

Türklerin askeri müdahalelere alışık olduğunu ancak "görülmemiş ayrıntılı bir plan oluşunun şoke edici" olduğunu belirten gazete, şöyle devam etti:
“Ana Balyoz belgesinin El Kaide tarafından başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlerde gerçekleşebilecek koordine saldırılar halinde ortaya çıkabilecek kaostan nasıl faydalanılacağını irdeleyen bir paragraf içeriyor. Bu, El Kaide’nin o kentte İngiliz konsolosluğu, HSBC bankası ve sinagoglara karşı gerçekleştirdiği intihar saldırılarından birkaç ay önce yazılmıştı.”
ERDOĞAN'IN HEVESİ AZALDI

The Times, laikler ile hükümet arasındaki gerginliklere değindiği haberinde ise, "laiklerin, geri olarak nitelenenlerce geride bırakıldığı" temasını işlerken “bir zamanlar ülkeyi yöneten elit oluşturan şahinlerin, kabul etmedikleri AKP hükümetinden kurtulmak için sürekli çaba gösterdiklerini” öne sürerek “Bunun sonucunda Sayın Erdoğan’ın reformları yavaşladı, hevesi azaldı. Meydan okuyan konuşmalarına rağmen sanki eylemlerine korku renk veriyor” yorumunu da yaptı.

“İKTİDAR MÜCADELESİ ORDUYU BÖLDÜ”

Erdoğan ve yanlılarının, laik devlet için oluşturdukları, öne sürülen tehdidi bahane gösterilse de iktidar müdahalesinin çok daha inandırıcı bir teori gibi geldiği kaydedildiği haberde şöyle denildi:

“İktidar müdahalesi, silahlı kuvvetleri, yüksek profili olan komplocular ile hassas belgeleri sızdıran ve siyasetten uzak bir orduyu isteyen isimsiz askerler olmak üzere ikiye böldü. A&G araştırma şirketi, bu hafta orduya olan güveninin yüzde 60’lik tarihi bir düşük düzeyde bulunduğunu belirlediğini söyledi.

KARŞITLAR, AKP'DE BİRLEŞTİRDİ

AK karşıtları, istemeyerek, birçok kişiyi, normal olarak eleştirecekleri, önceki yönetimlerden daha iyi olmakla birlikte mükemmel olmaktan uzak bir Hükümetin arkasında birleştirdi.”

Baltık denizinin ortasında mucize


Baltık denizinde inanılması güç bir olay yaşandı. Polonyalı denizciler gördüklerine inanamadı.
Bir Polonya teknesinin mürettebatı, Baltık Denizinde yüzen buz kütlesinin üzerinde fark ettiği bir köpeği kurtardı.

Şanslı köpek, Vistula nehrinden kopan ve 100 kilometre Baltık Denizine kadar kendisini sürükleyen buz kütlesinin üzerinde çaresiz bir halde ve donmak üzereyken bulundu.

Baltica adlı teknenin kaptanlarından Jan Joachim, köpeği önce buzun üzerinde dinlenen fok balığı sandıklarını, ancak tekneyle yakınına gidince suya düşmemeye çalışan bir köpek gördüklerini anlattı.

Teknenin buzlar yüzünden ulaşamadığı köpeği, teknenin mühendislerinden Adam Buczynski şişme botla kurtarmayı başardı.

Zamanında doğru yerde olduklarını söyleyen mürettebat, korkmuş ve üşümüş durumda bulunan köpeği battaniyelere sardı.

Mürettebat, şimdi şanslı köpeğin sahibini bulmaya çalışıyor.

Beyaz Saray İran idamlarını kınadı


Beyaz Saray yönetimi, İran'da seçim protestoları sırasında suçlu bulunan iki kişinin idamını protesto etti.
Beyaz Saray, İran'da 12 Haziran 2009'daki Cumhurbaşkanı seçimi sonrasındaki olaylara karıştıkları gerekçesiyle idama mahkum edilenler arasında yer alan 2 kişinin cezalarının infazı üzerine İran'ı sert bir dille kınadı.

Beyaz Saray basın sözcüsünün yardımcısı Bill Burton, idamların, İslam Cumhuriyeti'nde barışçıl bir muhalefete yönelik adaletsiz ve insafsız tutumun göstergesi olduğunu belirterek, siyasi mahkumları, haklarını ifa ettikleri için öldürmenin, İran'ı daha da tecrit edeceğini, bu ülkeye aradığı saygı ve meşruluğu getirmeyeceğini söyledi.

İran'da 12 Haziran 2009'daki Cumhurbaşkanı seçimi sonrasındaki olaylara karıştıkları gerekçesiyle idama mahkum edilen 11 kişiden ikisinin cezasının infaz edildiği bildirilmişti.

İran Öğrenci Haber Ajansı (ISNA), bugün idam edildikleri açıklanan iki kişinin, Muhammed Rıza Alizemani ve Areş Rahmanpur olduklarını duyurmuştu.

Macaristan'da soğuklar 84 can aldı


Avrupa'yı etkisi altına alan dondurucu soğuklar ve yoğun kar yağışı, Macaristan'da 84 kişinin ölümüne neden oldu.
Avrupa'yı etkisi altına alan dondurucu soğuklar ve yoğun kar yağışı, Macaristan'da 84 kişinin ölümüne neden oldu.

Macaristan Emniyet Genel Müdürlüğü, Ekim ayından bu yana ülkede soğuklar nedeniyle donarak can verenlerin sayısının 84'e çıktığını açıkladı.
Ülkede Aralık ayından bu yana hava sıcaklığının eksi 25 derecelere kadar düştüğü, soğuk havalardan en fazla evsizlerin etkilendiği bildirildi.

Macaristan meteoroloji uzmanları, hava sıcaklığının eksi 30 dereceye kadar düşmesini öngörüyorlar.

Haiti'de bir mucize daha yaşandı


Haiti"de doktorları hayrete düşüren yeni bir mucize yaşandı. 170 bin cesedin toplandığı afet bölgesinde depremin 15. gününde bir kişi daha enkazdan canlı çıkarıldı.
Haiti’de doktorları hayrete düşüren yeni bir mucize yaşandı.

170 bin cesedin toplandığı afet bölgesinde depremin 15. gününde 17 yaşındaki Darlene Etienne adlı genç kız enkaz altından sağ kurtarıldı. Bacağında yara olan son son 72 saattir susuz kalan kız tedaviye alınırken, sıkışık kaldığı 360 saat boyunca bayodaki suyu ve yanında bulunan kolayı içtiği öğrenildi.

Obama borç batağını anlattı


Obama, ABD başkanlarınca her yıl yapılan �Birliğin Durumu� konuşması için ilk kez Kongre"ye hitap etti.


Obama, işsizlikle mücadeleyi bir numaralı gündem maddesi ilan ederken istihdamı artırma sözü verdi. Obama, “Ben kapıdan girmeden önce borçtaydın. Değişimin kolay olacağını söylemedim. Tek başıma yapacağım da demedim” dedi.

Gürültülü olur

“350 milyonluk ülkede demokrasi gürültülü olur” diyen Obama, şunları söyledi: “Amerika’nın 10 yıl önce 200 milyar dolar bütçe fazlası vardı. Ben görevi devraldığımda ise yıllık 1 trilyon dolardan fazla bütçe açığı vardı ve sonraki 10 yıl için de 8 trilyon dolar bütçe açığı tahmin ediliyordu. Resesyonda bu rakama 3 trilyon dolar ilave etti. Bunlar ben daha kapıdan girmeden oldu.”

Yasa istiyorum

Obama, “İnsanlar işsiz. Acı çekiyorlar. Gecikme olmaksızın masamda bir istihdam yasası istiyorum” dedi ve şöyle devam etti: “2010’da 1.5 milyon kişiye istihdam yaratılmalı. Hedefimiz iş, iş, iş. Fırtına geçti, ama hasar hâlâ ortada. Ben bu sıkıntılarla mücadele etmek için başkan oldum.”

Mükellefin parasını bankalardan alacağım

Barack Obama, “Büyük finansal reforma ihtiyaç var” dedi ve şunları söyledi: “Vergi mükelleflerinin parasını bankalardan geri almaya kararlıyım. Bazı vergiler koyacağım. Amaç finansal piyasaları düzeltmek. Bir daha ekonominin zora düşmemesi için bu şart.”

Antik kentteki turistlerden 1402'si kurtarıldı


Peru'da 4 gündür hava muhalefeti sebebiyle mahsur kalan turistlerden 1402'si kurtarıldı.
Peru'da şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kayması yüzünden dünyaca ünlü antik Machu Picchu kalıntıları yakınında dört gündür mahsur kalan turistlerden 1402'sinin kurulan hava köprüsü sayesinde kurtarıldığı, 800 turistin ise halen mahsur durumda bulunduğu bildirildi.

Turizm Bakanlığından yapılan açıklamada, 1402 turistin dün tahliye edildiği, hava şartlarının düzelmesi sayesinde 11 saat boyunca 93 uçuş düzenlendiği belirtildi.

Yetkililer, Machu Picchu ile İnka yolu arasında kurtarılmayı bekleyen 800 turist daha bulunduğunu, bu kişilerin de hava şartları izin verdiği takdirde bugün kurtarılacağını kaydetti.

Hükümetin 60 gün boyunca olağanüstü durum ilan ettiği ülkenin güneydoğu kesiminde şiddetli yağışlardan 7 kişi ölmüş, 13 bin kişi evsiz kalmıştı.

Darbeye karışan beş askere idam


Darbeye karışan ve ülkenin liderinin babasının ölümüne sebep olan beş asker idam edildi.
Bangladeş'te darbe yapan ve ülkenin lideri Şeyh Hasina'nın babasının ölümüne de sebep olan beş asker idam edildi.

Bangladeş'te 1975 darbesiyle ilgili olarak 5 eski asker idam edildi.

1975 yılında yarbay olan askerler, darbe sırasında ülkenin bağımsızlık lideri Şeyh Mucibir Rahman'ı, eşini, 3 çocuğunu ve yakınlarını öldürmekten suçlu bulunmuşlardı.

Rahman'ın iki kızı yurt dışında olduğu için hayatta kalabilmişti. O kızlardan biri Şeyh Hasina şu anda Bangladeş'in başbakanı.

Hasina 1996'da ilk defa Başbakan olduktan sonra darbe liderleri ile babasının katillerinin anayasadaki dokunulmazlıklarını kaldırılmış ve yargı süreci başlamıştı.

Hasina'nın, iktidarı kaybettiği yıllarda süreç yavaşlasa da geçen yıl iktidara yeniden gelmesiyle yeniden hız kazanmıştı.

Son olarak Çarşamba günü Bangladeş Yüksek Mahkemesi ölüm cezalarına itirazı reddetmişti. İnfazların ardından Başbakan Hasina halka soğukkanlı olmaları yönünde çağrı yaptı.

Bu nasıl hayvan!


3.5 metrelik boyu ve 408 kiloluk ağırlığıyla insanların arasında dolaşan bir aslan-kaplan kırması, görenlere korku dolu anlar yaşatıyor. ABD'nin Güney Carolina eyaletindeki bir doğa parkında yaşayan 'Hercules' (Herkül) isimli dev kırma, Guinness Rekorlar Kitabı'nda "dünyanın en büyük kedisi" olarak yer alıyor.

Doğduğundan bu yana Dr. Bhagavan Antle tarafından özenle yetiştirilen Herkül, iki ayağı üzerinde doğrularak çift katlı bir otobüsün üzerine uzanabiliyor ve günde 25 kilo et tüketebiliyor. Herkül, bir darbesiyle insanı paramparça edebilecek iri yapısına rağmen, uysal tavırlarıyla, parka gelen ziyaretçilerden büyük sempati topluyor.

Hamas'ın askeri lideri öldürüldü


Hamas'ın üst düzey askeri liderlerinden Mahmud El Mebhu Dubai'de öldürüldü. Hamas saldırıdan İsrail'i sorumlu tutuyor.



Hamas'ın önde gelen askerî komutanlarından Mahmud El Mebhu, Dubai'de öldürüldü. Hamas olaydan İsrail'i sorumlu tutuyor.

Hamas tarafından yayımlanan bildiride, 'İzzeddin el Kassam Tugayları'nın kurucusu olan 50 yaşındaki Mahmud El Mebhu'nun, 20 Ocak tarihinde 'kuşku verici koşullarda şehit olduğu' belirtildi.

Hamas, olayla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi vermedi; ancak, "bu Siyonist suça, uygun bir anda karşılık verileceğini" duyurdu.

İsrail hükümet sözcüsü, konuyla ilgili olarak Associated Press Haber Ajansı'nın yönelttiği soruyu yanıtsız bıraktı.

Suriye'de yaşamakta olan El Mebhu'nun, 1989 yılında iki İsrail askerinin kaçırılarak öldürülmesi olayına karıştığından kuşkulanılıyordu.

Şam'daki Hamas siyasî büro temsilcisi İzzet El Rişk, Mahmud El Mebhu'nun, Dubai'ye ulaştıktan bir gün sonra birdenbire öldüğünü kaydetti.

Temsilci, Reuters Haber Ajansına verdiği demeçte, "Olayın ayrıntılarını açıklayamam. Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki yetkililerle işbirliği halindeyiz." dedi.

'İzzeddin el Kassam Tugayları' İsrailli asker ve sivilleri hedef alan yüzlerce saldırı ve bombalı intihar eyleminden sorumlu tutuluyor.

Mahmud el-Mebhu'nun cenazesinin önümüzdeki saatlerde Şam'da kaldırılacağı belirtildi.

BBC Türkçe

Diğer 4-C'liler ne olacak?


Tekel işçilerinin sorununa hükümet el attı. Orta yol aranıyor. Ancak diğer 4-C statüsündekiler dertli mi dertli..
Türkiye Sağlık İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, ''Tekel sorunu tartışılırken, diğer 4-C mağdurlarını da unutmamak lazımdır'' dedi.

Başoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu'nun yaptığı görüşmenin, Tekel işçilerinin 50 günden beri sürdürdüğü eylemin olumlu sonuç vereceğini gösterdiğini belirtti.

Mustafa Başoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

''Sayın Başbakan'ın yeni atanan valilere hitaben yaptığı konuşmasının özüne sadık kalarak, her biri aile reisi olan Tekel işçilerinin sorunlarını, aynı anlayışla çözmesini bekliyorum.

Devlet sorun çözer, kendi vatandaşları ile inatlaşma yapmaz. Böylece, bu arkadaşların günlerden beri büyük bir sefalet içinde Ankara'da sürdürdükleri eylemden olumlu sonuç alarak, huzur içinde evlerine dönme imkanı sağlanmalıdır.

Bu arada, özelleştirme mağduru olan diğer işçilerin de yerleştikleri kurumlarda 4-C mağduriyetleri giderilmelidir. Tekel sorunu tartışılırken, diğer 4-C mağdurlarını da unutmamak lazımdır.''

Trabzon'da trafik kazası: 1 ölü


Trabzon"da bu sabah buzlu yoldan çıkan aracın sebep olduğu trafik kazasında 1 kişi öldü.
Edinilen bilgiye göre, Trabzon’dan Akçaabat ilçesi istikametine gitmekte olan Emre Kum (25) yönetimindeki 61 AC 665 plakalı otomobil, buzlu yolda kontrolden çıkarak karşı şeride geçti. Karşı şeride geçen otomobil, bu sırada karşı istikametten gelen 34 PPD 98 plakalı yolcu otobüsü ile çarpıştı.

İHA muhabiri Ersen Küçük'ün haberine göre otobüsün altında bir süre sürüklenen otomobilde bulunan sürücü Emre Kum olay yerinde hayatını kaybederken, otobüs içerisinde bulunan yolcular büyük korku yaşadı.
Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.

Yardım ederken canından oldu


Zonguldak'ta maddi hasarlı trafik kazası yapan arkadaşına yardım etmek isteyen bir kişi, kamyonetin çarpması sonucu yaşamını yitirdi.


Sabaha karşı Uğur Mumcu Kavşağı’nda, önce kaldırıma sonra refüje çarparak maddi hasarlı trafik kazası yapan, sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen otomobildeki Coşkun Bozkurt ve Semih Öner, taksicilik yapan arkadaşları Tarık Kukul’dan yardım istedi.

Kaza yerinde bekleyen Bozkurt ve Öner’in yanına taksisiyle gelen Kukul, otomobilin çekiciye yüklenmesine yardım etmesinin ardından arkadaşlarıyla kaza yapan araçtan kopan parçaları toplamaya başladı.

Bu sırada üzerlerine doğru hızla gelen kamyoneti fark eden Bozkurt, Öner ve Kukul kaçmaya çalışmalarına rağmen aracın altında kaldı. Bölgedeki ismi öğrenilemeyen bir kişi ise son anda kaçarak kurtuldu.

Kazada, Kukul yaşamını yitirdi, arkadaşları Bozkurt ve Öner yaralandı. Bacağı koptuğu bildirilen Öner, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından, önce Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, oradan da kopan organı ile birlikte Ankara’ya sevk edildi.

Çevredeki güvenlik kameralarınca kaydedilen kazanın ardından kaçan ve kimliği belirlenemeyen kamyonet sürücüsünü arama çalışmalarının sürdüğü bildirildi.

Katliam planını ispat eden 5 delil


Ergenekon'un Koç Müzesi'ne düzenlemeyi planladığı bombalı saldırı uzun süre tartışılmıştı.
Belli bir kesim, böyle bir katliamın yapılmasının mümkün olmadığını, hiçbir örgütün bu kadar kanlı bir eylemi düzenleyemeyeceğini savunuyordu. Savcılar, Poyrazköy iddianamesinde suçlamalarını 5 delille ispat ediyor. İşte o deliller:

1- 15 Aralık 2008 tarihinde M. Ahmet Demir isimli şahıs cumhuriyet savcılığına bir ihbar mektubu gönderiyor. Mektupta, 16 Kasım 2008 tarihinde Haliç sahilinde bulunan Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenen askerî denizaltı içerisinde patlayıcı madde bulunduğu, görevliler tarafından olayın bildirilmesi üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli bir ekip tarafından patlayıcıların alınarak personel eğitim alanında imha edildiği, olay ile ilgili olarak adli mercilere bilgi verilmediği gibi sorumluların da araştırılmadığı bildiriliyor. Mektupta yer alan CD'de patlayıcılara ait görüntüler yer alıyor. (İddianame sayfa 17)

2- Savcılar 29 Ocak 2009 tarihinde ihbar mektubunda adı geçen müze görevlisi emekli Astsubay Hasan Oğuz İşleyenel'in ifadesini alıyor. Emekli astsubay, poşet içerisinde TNT kalıpları, 1,5 metre kadar fitil ve 5-6 adet fünye olduğunu gördüğünü, olayı müze müdürüne bildirdiğini anlatıyor. Müdürün de patlayıcıları Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'na bildirdiğini ve aynı gün oradan gelen bir binbaşı ve iki astsubaya tutanak karşılığı teslim ettiklerini anlatıyor. Bu konuda yapılan askerî soruşturma takipsizlikle sonuçlanıyor. (Sayfa 17, 18)

3- 23 Mayıs 2009 tarihinde bir ihbar mektubu daha geliyor. Mektupta Kafes Eylem Planı olduğu ve 'ülke içerisinde çeşitli eylemler yapılarak ülkede Ergenekon örgütünün hedefleri doğrultusunda kargaşa çıkarılması'nın hedeflendiği anlatılıyor. Yapılacak işler sıralanırken şu cümleler dikkat çekiyor: "Kasımpaşa'da bulunan Koç Müzesi'ndeki denizaltına patlayıcılar yerleştirilmesi de yine aynı plan dahilinde yapılmış bir eylemdir. Bu plana göre 200-300 kişilik bir öğrenci grubunun müzeyi ziyaretleri esnasında patlayıcılar patlatılacak ve ortalık kan gölüne dönecekti. Tabii bunun sonunda sorumlu hükümet tutulacak, faillerin yakalanmaması insanlarımızı gerecek ve toplumda bir kargaşa ortamının yaratılması sağlanacaktır. (Sayfa 19)

4- İhbar mektubunda yer alan iddialar, şüpheli Levent Bektaş'tan elde edilen 3 No'lu DVD içerisinde gizlenmiş bilgilerle bire bir örtüşüyor. DVD'de gizlenmiş bir şekilde bulunan "aa/Cihan'dan/Notlar.txt" isimli belgede aynen şunlar yazılı: "C.G. ile görüşme notları. Koç Müzesi'yle ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım, okullarda tanıtım, reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesi. Cihan Bey söyleyecek, öğrenciler projenin en önemli parçası. Operasyon tarihini teyit edelim... Koç Müzesi'nde ziyaretçi patlaması olmalı :) sıkıntı çıkmasın Bşk takip ediyor..." (Sayfa 18)

5- Savcılar kendilerine ulaşan ihbar mektuplarında adı geçen şahısların mahkeme kararıyla telefonlarını da takibe almış. Şüpheli şahısların birbirleriyle yaptıkları telefon görüşmeleri de aynı plan etrafında çalıştıklarını gösteriyor.

Cenaze taşıyan araç takla attı!


Cenaze nakliye aracı takla attı. Sürücülere bir şey olmadı ama araca sıkışan bu kez cenazeydi...


Antalya'dan Tokat iline cenaze götüren Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na ait cenaze nakil aracı, yoldaki buzlanma nedeniyle Nevşehir-Aksaray karayolunda takla attı. Kazayı sürücü yara almadan atlatırken araç içerisindeki cenaze güçlükle çıkarıldı.

Ali Çatar (45) yönetimindeki, Antalya'nın Alanya ilçesi Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na ait cenaze nakil aracı, Nevşehir-Aksaray karayolunun Acıgöl ilçesi girişinde yolda buzlanma nedeniyle takla attı. Ali Çatar, kazadan şans eseri yara almadan kurtulurken yol bir süre trafiğe kapalı kaldı. Polisler ve diğer araç sürücülerinin yardımıyla araç içerisindeki cenaze güçlükle çıkarıldı. Cenaze daha sonra Nevşehir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Türkiye bu iki öğrenciyi konuşuyor


Daha ilkokul öğrencisi ama boyundan büyük laflar ediyor. Çünkü çaresizliği yaşamış! Arkadaşlarına bakın nasıl ders veriyor!

Son günlerde internet sitelerinde herkes birbirine bu videoyu yolluyor... Sosyal iletişim adresi Facebook'ta yayınlanan görüntüler, yüzbinlerce kullanıcı tarafından elden ele dolaşıyor.

Aslında video sınıf arkadaşlarından şikayet eden bir sınıf başkanın serzenişleri olarak başlıyor ama ne zaman ki sözü başkan yardımcısı alıyor, olay bir Türkiye gerçeğine dönüşüyor!

Mekan bir ilköğretim okulu, videoyu çeken sınıf öğretmeni...

Sınıf başkanı sınıfın yaramazlığından şikayetçi... "Size 70 tane soru yazdım, cevaplarını yazdım, benim gibi 100 alın diye ama herkes kendi aleminde... Ben böyle başkanlığı nasıl yapayım şimdi herkes kendi aleminde. Size yazıklar olsun" diyor ve yerine oturuyor.

Onun konuşması boyunca yanındaki kız dikkatlerden kaçmıyor. Ona destek veriyor. Anlıyoruz ki o da sınıfın başkan yardımcısı...

Sınıf başkanı yerine oturduktan sonra o da konuşmaya başlıyor...

BEN FAKİRİM DİYE BAŞKAN DEĞİLİM

İnsanın yüzüne gerçekler de insanın yüzüne daha ilk cümlede çarpıyor:

"Öğretmenim beni fakirim diye başkan yapmadı!... Ben çok istiyordum o yüzden başkan yaptı beni öğretmen"

YIRTIK BOTLA OKULA GELİYORUM

Devam ediyor küçük kız!..

"Benim ayakkabım delik, bakın! Okula ayağım ıslak geldim. Derya'nın botu ne kadar güzel, ona almışlar, benim annem babam alamıyor!"

BABAM BEN OKUYAYIM DİYE 5. KATTAN DÜŞTÜ

Bu küçücük yaşında hayatın acı gerçeğiyle karşılaşmış ve bunu kabullenmiş, ama belli ki ona eğitimin önemi anlatılmış....

"Benim babam inşaatın 5. katında düştü, ölüyordu" diyor, yutkunuyor! "Parmakları kesildi, kanadı! Biz çalışalım okuyalım diye ekmek parasını çıkaramaya çalışıyor"

BU YAPTIĞINIZ İNSANLIĞA SIĞAR MI?

Sonra da sınıfta söz dinlemeyen, zengin arkadaşlarına sesleniyor...

"Bu sizin yaptığınız insanlığa sığar mı? Sığar mı İsmail, sığar mı Burak, sığar mı Atalay. Söyleyin cevap verin. Başkanı üzdüğünüz kadar beni de üzüyorsunuz. Benim şu an içimde ateş var. Üzüyorsunuz beni"

İşte bir döneme damgası vuran o çete


Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yakalanan Söylemez Kardeşlerin büyük kaçışı on dört yıl önce başladı. Kamuoyu Söylemez kardeşler ismini 1996 yılında yapılan bir operasyonla duydu.

Taraf Gazetesi'nden Sadık Güleç'in hazırladığı Söylemezler Çetesi dosyası bir döneme ışık tutuyor

ESKİ ASKERDİLER

Kamuoyunda “Söylemez Kardeşler Çetesi” olarak anılan Dr. Mehmet Sena Söylemez ve Faysal Söylemez kardeşlerin isimleri Haziran 1996 yılında Adana-Pozantı karayolunda meydana gelen bir çatışma ile duyuldu. Çatışmaya girenler Emekli Astsubay Başçavuş Mehmet Faysal Söylemez, Jandarma Üsteğmen Can Köksal, Dr. Mehmet Sena Söylemez ve Fevzi Şahindi.

ASKER VE POLİSLERİN İSİMLERİN YER ALDI

Bu olayda yakalanan isimlerin orduda görev yapmış kişiler olması kamuoyunun bir anda dikkatini çekti. Bu çatışmanın ardından başlayan soruşturmada 11’i asker ve polis 24 kişinin ismi geçti. Açılan davada Söylemez kardeşler ve arkadaşlarına Bucak aşiretinin lideri daha sonra Susurluk kazası ile gündeme giren Sedat Edip Bucak’a Ankara’da helikopterden lav silahları ile suikast hazırlığı içinde oldukları suçlaması yöneltildi. Söylemez kardeşlerin ayrıca o dönemin Eminönü Belediye başkanı Ahmet Çetinsaya’ya Ataköy’de lav silahı ile saldırı planladığı iddia edildi. Söylemez kardeşlere yardımcı olduğu gerekçesiyle İstanbul ve Ankara eski Asayiş Müdürü Sedat Demir, İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı Deniz Gökçetin, Baş komiser Halim Apaydın, Emniyet Müdürü Erdal Durmaz’a çeşitli davalar açıldı.

SEDAT BUCAK VE MEHMET AĞAR’I SUÇLADILAR

Bu davaların başlaması ile birlikte Söylemez Kardeşlerde Mehmet Ağar ve Sedat Bucak’ı devlet desteğini alarak kendilerine karşı komplo kurmakla suçladılar. Askeri doktor olan Mehmet Sena Söylemez kendi el yazısıyla 63 sayfalık bir açıklama yaptı. Bu açıklamada dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ı ve Sedat Bucak’ı 12 Mart 1996 yılında Eskişehir yolunda öldürülen ağabeyleri Emir Söylemez, Resul Söylemez ve şoförleri Ercan Akyol’un öldürülmesinden sorumlu tuttular. Sena Söylemez ifadesinde şu suçlamaları yöneltti. “ Onları öldürenler her şeyi baştan sona planlayan ve yürüten o zamanki Adalet Bakanı Mehmet AĞAR, BUCAK ve onlarla işbirliği içinde olan kirli polislerle, kirli koruculardır… Ağar ve Bucak’ın emrinde kiralık katillerden oluşan çeteler var. Bizi de AĞAR ve BUCAK’ın tertiplediği komplolar sonucu tutukladılar.”

2002 AFFI İLE ÇIKTILAR

Açılan davalar sonucunda Söylemez Kardeşlere silahlı saldırı, haraç, tehtid gibi suçlamalardan dava açıldı. Davalar süresinde kendilerinden haraç istendiğini ileri süren birçok tanık davadan çekilmişti. Bu arada bazı tanıklara yapılan silahlı saldırıların Söylemez Kardeşler tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülmüştü. Süren birçok davadan beraat kararı çıkmasına rağmen Aralık 1997 Kadıköy 2. Ağır Ceza mahkemesinde süren bir davadan Mehmet Sena Söylemez ve Faysal Söylemez hakkında hapis cezası çıktı. Ancak 2002 yılında Rahşan affı olarak bilinen yasa değişikliğinden faydalanan Söylemez Kardeşler cezaevinden çıktılar.

Cezaevinden çıktıktan sonra 2004 yılında tekrar başka bir olaydan dolayı tekrar gözaltına alınan Dr. Mehmet Sena Söylemez ve Faysal Söylemez çıkarıldıkları mahkemeden serbest bırakıldılar. Ancak Savcılığın itirazı üzerine nöbetçi hakimlikten tekrar haklarında tutuklama kararı çıkartıldı.. Bu davadan dolayı haklarında uluslararası arama kararı çıkartılan Söylemez Kardeşler altı yıldır aranıyorlardı.

KUZEY IRAK’TADA TUTUKLANDILAR

Haklarında çıkan tutuklama kararından sonra Kuzey Irak’ta yaşamaya başlayan Söylemez Kardeşlerin ismi Erbil’de gözaltına alınmaları ile tekrar duyuldu. İddialara göre bu ülkedeki Türk işadamlarından haraç istediği ileri sürülen Söylemez Kardeşler polis tarafından tutuklandılar. Söylemez kardeşlerin serbest kaldıktan sonra Azerbaycan’a gittikleri ve burada Türk polisinin kaldıkları adresi Azerbaycan polisine bildirmesi üzerine yakalandığı açıklandı.

Erdoğan'ı böyle öldüreceklerdi?


Poyrazköy iddianamesinden, Başbakan Erdoğan'ı hedef alan suikast planı da çıktı. Erdoğan'ı nerede ve nasıl öldüreceklerdi?
Peki, Başbakan'a nerede, nasıl ve kimler tarafından suikast düzenlenecekti?

Ergenekon sanığı Yarbay Mustafa Dönmez'in, Başbakan'ı hedef aldığı ileri sürülen ölüm planı, Poyrazköy İddianamesi'ne de girdi.

ÖLÜM PLANI DÖNMEZ'DEN ÇIKTI

İddianameye göre; plan, Yarbay Dönmez'in Ankara'da kaldığı askeri lojmandan çıktı. Dönmez'in ajandasını inceleyen ekipler, ajandada A4 kağıdı büyüklüğünde 2 ilginç fotoğraf buldu. Fotoğraflar, Başbakan'ın evini gösteriyordu. Hem de akıl almaz bir teknikle...

BAŞBAKAN'I NASIL ÖLDÜRECEKLERDİ?

Yarbay Dönmez'in elinin ürünü olduğu tespit edilen planda, suikastçilerin yürüyecekleri sokaklar bile yazılmış. Kesik çizgilerle gidiş-geliş güzergahları belirtilmiş.

HEDEF BAŞBAKAN'IN EVİYMİŞ

Fotoğrafta, konutun çevresi kırmızı kalemle işaretlenmiş. Konuttan yine kırmızı kalemle bir ok işareti çıkarılmış ve üzerine 220 metre yazılmış.

Peki, Başbakan nasıl öldürülecekti? Bu soruya cevap olabilecek iki iddia var. Birincisi, Başbakan'a evden çıkarken saldıracaklardı. İkinci iddiaya göre; işaretlenen parktan konuta ateş edeceklerdi. Hem de lav silahı ya da roketatarla...

İddialara göre silahların kaynağı, Zir Vadisi cephaneliğiydi. Dönmez'e ait olduğu ileri sürülen o cephanelikte, çok sayıda el bombası ve uzun namlulu silah ele geçirilmişti.

DÖNMEZ: BAŞBAKAN'IN İPİ ÇEKİLDİ

Suikast kararının, sanık Veli Küçük'ün tutuklanmasının ardından verildiği iddia ediliyor. Bu iddia, Dönmez'in ergenekon sanığı Emin Gürses ile yaptığı bir telefon görüşmesine dayandırılıyor. O görüşmede, Yarbay Dönmez, "Başbakan'ın ipi çekildi" diyor.

TETİĞİ "TİT" Mİ ÇEKECEKTİ?

Peki Başbakan'ı vurucak silahın tetiğini kim çekecekti? İddiaya göre; şüpheler, Türk İntikam Tugayı üyesi Vatan Bölükbaşoğlu'nda yoğunlaşıyor. Bölükbaşıoğlu'ndan Başbakan'ı öldürmesi istendiği, onun da bu teklifi kabul edip silah arayama başladığı ileri sürülüyor. Sadece silah değil, kroki de aramış. Tıpkı, Dönmez'den çıkan o fotoğraflar gibi.

Bin Ladin'den yeni sesli mesaj!


Terör örgütü El Kaide"nin lideri Usame Bin Ladin bu kez çevreci bir sesli mesaj yayımladı.
Terör örgütü El Kaide’nin lideri Usame Bin Ladin, küresel ısınmanın sorumlularının sanayileşmiş uluslar olduğunu söyledi ve "ABD’nin köleliğinden" kurtulmak için doların boykot edilmesi çağrısında bulundu.

Bin Ladin, Katar’ın El Cezire televizyonunun yayımladığı yeni sesli mesajında, "Sanayileşmiş tüm uluslar, özellikle de büyük uluslar küresel ısınmanın sorumlularıdır" dedi.

Bin Ladin mesajında ayrıca, "dolar kullanımına son vermeleri ve dolardan kurtulmaları gerektiğini" belirterek, "doları terk etmenin çok ciddi sonuçları olacağını bildiğini, ancak bunun insanlığı Amerika ve ortaklarının köleliğinden kurtarmanın tek yolu olduğunu" öne sürdü.

Mantığı zorlayan iki intihar!


Amirallere suikast soruşturmasında ikinci kez gözaltına alınmak üzereyken intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar ve evinin balkonundan atlayarak intihar eden emekli Albay Belgütay Varımlı'nın isimleri Poyrazköy İddianamesi'nde geçiyor.

Varımlı ordudaki yolsuzluklarla ilgili ifadesini değiştirmesi için baskı yapılması gereken isim olarak gösteriliyor.

Yarbay Ali Tatar Poyrazköy'deki kazılarda bulunan mühimmatla ilgili tutuklanmıştı. İtiraz üzerine serbest bırakılmış, kısa bir süre sonra savcı yeniden yakalanmasını istemişti. Polisler Deniz Yarbay Ali Tatar'ın evinde yakalama emrini tebliğ etmişti.

Tatar, "Hazırlanıp geliyorum" demiş ve odasına girdiğinde silahla intihar etmişti.

Amirallere sikast soruşturmasında ele geçirilen belgelerde Ali Tatar'ın adının yanında kurye tanımlaması bulunduğu iddia ediliyor.

Tatar bir başka belgedeyse "irtibata geçilecek kişi" diye tanımlanıyor.

Evinin balkonundan atlayarak intihar eden ve ölümündeki sır perdesi hala aralanamayan emekli Albay Belgütay Varımlı'nın adı da son iddianamede yer alıyor.

Varımlı, Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Heyetleri Kurulu Eski Başkanı'ydı. TSK içindeki yolsuzlukları dönemin Genelkurmay Başkanı'na bizzat ilettiği iddia ediliyordu.

Belgütay Varımlı, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil'in 2005 yılında rütbelerinin sökülerek 2 yıl 6 ay hapse mahkum edildiği davada da ifade vermişti.

Poyrazköy tutuklusu emekli Binbbaşı Levent Bektaş'tan ele geçirildiği belirtilen bir DVD'de "gündemlerim" adlı dosya içerisinde "Belgütay Varımlı ile konuşmasının içeriğini değiştirmesi için görüşelim " ifadesinin yer aldığı iddia ediliyor.

Tacizci doktora film gibi tuzak


Cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen doktoru filmlere taş çıkaracak bir şekilde tuzak kurup gasp ettiler .
Adana’da 55 yaşındaki Kulak Boğaz Uzmanı (KKB) Dr. E.S hakkında hastasının refakatçisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla 2 yıla kadar hapis, doktora tuzak kurup gasp ettikleri ileri sürülen 27 yaşındaki E.S ve nişanlısı 24 yaşındaki G.Y hakkında da 25’er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

SEN DULSUN, BİRLİKTE OLALIM
E.S’nin yengesinin, 11 Temmuz 2009’da Adana Devlet Hastanesi KKB Servisi’nde ameliyat olmasından sonra başlayan olay iddiaya göre şöyle gelişti: KKB Uzmanı doktor, ameliyatını yaptığı H.H’nin yanında refakatçi olarak bulunan ve daha önceden tanıdığı E.S’ye “Sen dulsun, birlikte olalım” teklifinde bulundu. S’nin teklifi kabul etmeyerek terslemesine rağmen ısrarla telefonla arayan Doktor, ayrıca hastasına da sık sık S.’yi sordu.

Ardından S., durumu yengesi ile nişanlısına anlattı. Bunun üzerine nişanlı çift birlikte Doktora tuzak kurdu. Kendisini arayan doktor ile nişanlısının talimatları doğrultusunda konuşan kadın, doktoru, nişanlısına ait Yavuzlar Mahallesi’ndeki evine çağırdı. Öğle saatlerinde eve gelen Doktor, G.Y ve beraberindeki adı tespit edilemeyen bir erkek kişi ile birlikte 3 saat alıkonuldu. Ayrıca, arabasının anahtarı ve cep telefonu alınırken biri boş diğeri 100 bin TL olan 2 bono ile aracının torpido gözünde bulunan 600 lirası alındı. Sanıklar, 3 saat sonra doktorun anahtarını ve cep telefonunu bezle silerek teslim etti. Evden ayrılan Doktor, bu kişilerden şikayetçi olmak için Gasp Büro Amirliği’ne gitti.

Daha sonra da telefonla aranarak tehdit edildiğini iddia eden Dr., kendisinden 100 bin TL para istendiğini ve kendisinin de polisin bilgisi dahilinde 15 bin TL parası olduğunu söyleyerek buluşma teklifinde bulundu. Polis ekipleri de buluşma yerinde tertibat alırken durumdan şüphelenen G.Y olay yerine gelmedi.

Olaydan 3 ay sonra nişanlısıyla birlikte yakalanarak çıkarıldıkları nöbetçi mahkemede tutuklanan nişanlı çift doktora ders vermek istediklerini söyledi.

Olayla ilgili incelemesini tamamlayan Adana Cumhuriyet Savcısı, Doktor hakkında ‘Cinsel taciz’ suçundan 3 ay ile 2 yıl arasında hapis, nişanlı çift hakkında ‘Nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçundan toplam 12 ile 25 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açtı. Sanıklar önümüzdeki günlerde Adana 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanacak.

18 kişi öldü 1 kişi şikayetçi olmadı


Geçtiğimiz yıllarda Konya'da bir yurtta meydana gelen patlamada 18 kişi öldü ancak olayla ilgili tek şikayetçi yok...
Konya'nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde, kız öğrencilerin kaldığı yurt binasının çökmesi sonucu 18 kişinin ölmesi, 27 kişinin yaralanması olayıyla ilgili ifade veren müştekiler, kimseden şikayetçi olmadıklarını belirtti.

YURT BİNASI 18 KİŞİYE MEZAR OLMUŞTU
Davanın 11 tutuksuz sanığın yargılanmasına bugün devam edildi. Yaralı olarak kurtulan 29 kişiden 7 öğrenci bugün Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, kursa İngilizce öğrenmek için gittikleri ve sanıklardan şikayetçi olmadıklarını ve bundan sonraki duruşmalara katılmak istemediklerini belirtti. Kızları yaşamını yitiren ve duruşmaya katılan bazı velilerde, hiç kimseden şikayetçi olmadıklarını belirtti.

Taşkent İlçesi Balcılar Beldesi’nde bulunan Balcılar Kasabası Okul ve Kurs Talebelerine Yardım Derneği’ne ait Özel Boğaziçi Öğrenci Yurdu’nda, 1 Ağustos 2008 günü saat 04.15'te, LPG tankından sızan gaz, namaza kalkan bir öğrencinin elektrik düğmesine basması sonucu patladı ve 3 katlı yurt binası yıkıldı. Olayda, 1 öğretmen ve 17 öğrenci hayatını kaybetti, 29 öğrenci de yaralandı. Olayın ardından Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek, dernek ve yurt temsilcileri Mehmet Semerci ve Mehmet Göktaş, Hadim İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından gözaltına alındı. Mehmet Göktaş, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Hüseyin Çömlek ve Mehmet Semerci de kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.

11 SANIK TUTUKSUZ YARGILANIYOR
Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 2'si kadın öğretmen, 6'sı dernek ve yurt sorumlusu, 3'ü de LPG tankını kuran ve gaz dolumun gerçekleştiren şirket sorumluları olmak üzere toplam 11 tutuksuz sanık yargılanıyor.

Bugün görülen duruşmaya, sanıklardan, çöken yurda LGP tankının montajını yapan firmanın sahibi Abdullah Bostancı, gaz dolum işlemini gerçekleştiren İpragaz Konya Tüp Dolum Tesisi Müdürü Ahmet Türkyılmaz ile İpragaz Konya Bölge Sorumlusu İlhan Biçici katıldı.

İlhan Biçiçi mahkeme verdiği ifadesinde: şunları söyledi:
“Olayın olduğu dönemde bölge sorumlusuydum. Fakat 13 ay önce ayrıldım. Ben burada bölge müdürüne bağlı olarak çalışıyordum. Benim sorumluluğum yoktur. Ben sadece tesisat yapıldıktan sonra, montajlama döşendikten sonra kontrollerimi yaptım. Kontrolün ardından tesisatın doğru ve düzgün olduğuna karar vererek, bunu bölge müdürüne sundum. Bu aşamadan sonra sorumluluğum bitmiştir. Tesisatla ilgili son onayı vermek bölge müdürüne aittir. Ayrıca ben sistemin nasıl kullanılacağını da yurt yöneticisi Hüseyin Çömlekçi’ye anlattım. Ben defalarca, sistemi kullanmadıkları zaman vanaları kapalı tutmaları gerektiğini söyledim. Bu konu ile ilgili benim sorumluluğum ve suçum yoktur.”

ÖĞRENCİLER VE AİLELER DAVACI OLMADI
Çöken yurttan yaralı olarak kurtulan öğrencilerden ise sadece 7’si duruşmaya katıldı. Duruşmaya katılan Teslim Gümüştekin (14), Aysun Erdoğan (15), Ayşe Semerci (15), Merve Avcı (14), Zehra Parlatıcı (14), Züleyha Kuru (15) ve Selma Doğru'nun (14) türbanlı olmları dikkat çekti.

Ablası Ümmünur Gümüştekin’in yaşamını yitirdiği olayda yaralı olarak kurtulan Teslime Gümüştekin, ifadesinde şunları söyledi:
“İngilizce kursu için oradaydım. Paltama nasıl oldu bilmiyorum. Kimseden şikayetci değilim. Davaya katılmak istemiyoruz.”

Aysun Erdoğan ise “İngilizce kursu almak için kursa gittim. Kimseden şikayetci değilim. Olay anında uyuyordum. Patlama olunca uyandın. Olayda yaralandım. Bundan sonraki davalara katılmak istemiyorum” dedi.

Ayşe Semerci de “O anda yurtta uyuyordum. Yurda ingilizce kursu için gitmiştim. Kimseden şikayetçi değilim” dedi. Merve Avcı, “Yurtta yatıyordum. Patlama sesi ile uyandım” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, Merve Avcı'ya polisteki ifadesinde lavobaya gitmek için kalktığını ve hafif gaz kokusu duyduğunu söylediğini hatırlatması üzerine Merve Avcı, “Yaralıyken olayın şoku ile ifade verdim. Orada ifade doğru değil. Kimseden şikayetci değilim” dedi.
Selma Doğru, “Ben patlama sırasında uyuyordum. Gözlerimi açtığımda kendimi hastanede buldum. İngilizce kursu için yurta gitmiştim."dedi. Mahkeme başkanı, Selma Doğru’ya da polisdeki ifadesinde lavobaya gitmek için kalktığını söylediğini hatırlattı. Bunun üzerine Selma Doğru, "O ifadem yanlıştır” diye ifade verdi. Züleyha Kuru, “İngilizce kursu için oraya gittim. Olay sırasında uyuyordum. Patlamanın nasıl olduğunu bilmiyorum. Kimseden şikayetci değilim” derken, Zehra Parlatıcı, “Olayın nasıl olduğunu bilmiyorum. İngilizce kursu için gitmiştim. Patlama olduğunda gözümü açtığımda hastanedeydim. Ölen arkadaşım Fadime Yazıcı’nın ısrarı üzerine birgünlüğün gitmiştim” dedi.
Mahmeke Başkanı, Zehra Parlatıcı'ya, polisdeki ifadede abdest almak için gittiğini söylediğini hatırlattı. Zehra Parlatıcı da “Ben bunun için kalkmamıştım. Olayın şoku ile söyledim” dedi.

Duruşmaşa katılan ailelerden Mustafa Gümüştekin, “Kızı ölen Ümmünur Gümüştekin ve yaralı kızı Teslime Gümüştekin'in babasıyım. Sanıkların hiçbirisinden şikayetçi değilim. Çocuklarım İngilizce kursu için gitmişlerdi” dedi. Ali Rıza Avcı da “Yaralı Merve Avcı'nın babasıyım. Olayı görmedim. Kimseden şikayetçi değilim” dedi.
Ölen Fadime Yazıcı'nın babası Hasan Yazıcı, ölen Hatice Doğru'nun ve olayda yaralı olarak kurtulan Selma Doğru'nun babası Hasan Doğru, ölen Fadime Ana Tos'un babası Hasan Tos, ölen Elif Beyza Tuyan'ın babası Ali Baki Tuyan, yaralı Aysun Erdoğan'ın babası Sadettin Erdoğan, yaralı Zehra Parlatıcı'nın annesi Sultan Parlatıcı, yaralı Ayşe Semerci'nin babası İbrahim Semerci, hep aynı şekilde “Olayı görmedim. Kimseden şikayetçi değilim” diye ifade verdi.
Mahkeme heyeti, müştekilere, olay anında yeteri kadar tedbir alınmadığı gerekçesi ile dava açılan Balcılar eski Belediye Başkanı Mehmet Demirgül, hakkında da davacı olup olmadıklarını sordu. Bunun üzerine mahkemeye katılan müştekiler davacı olmadıklarını belirtti.

Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı, 29 Nisan 2010 tarihine erteledi.

OLAY
Konya'nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar beldesinde, 1 Ağustos 2008'de, kız öğrencilerin kaldığı ve kaçak Kuran kursu eğitimi verildiği iddia edilen yurt binası, sıkışan gazın patlaması nedeniyle çökmüş, faciada 18 kişi ölmüş, 27 kişi yaralanmıştı.

Başlatılan soruşturma kapsamında, binanın çökmesinden üç gün sonra, olayda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alınan 4 kişiden nöbetçi mahkemeye çıkarılan Özel Boğaziçi Ortaöğretim Yurdu Müdürü İbrahim Çölmek ve yurdun müdür yardımcısı Mehmet Semerci, “İhmal nedeniyle ölüme sebebiyet vermek” suçundan tutuklanmıştı.
Tutuklu sanıklar Çömlek ve Semerci, 7 Ekim 2008'de, avukatlarının talebi üzerine, Hadim Sulh Ceza Mahkemesince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış, böylece olayla ilgili tutuklu sanık kalmamıştı.

Konya Valiliğince görevlendirilen komisyonun Valilik makamına teslim ettiği raporda, “gaz sisteminin kurulmasında standarda uyulmadığının anlaşıldığı” ve “çöken yurt binasında Kuran kursu verildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge tespit edilemediği, herhangi bir kurs için de izin alınmadığı” belirtilmişti.

Sanıklara yöneltilen “taksirle ölüme sebebiyet vermeye yaralama” suçu, Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmesi ve Hadim'de Ağır Ceza Mahkemesi bulunmaması nedeniyle dosya Konya'da ikinci Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulacak


''Türkiye İnsan Hakları Kurumu'' kurulmasına ilişkin yasa tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Tasarıya göre, Kurum, kamu tüzel kişiliğine haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve özel bütçeli olacak. Başbakanlıkla ilişkili olan Kurumun merkezi Ankara'da olacak. Kurum, yurt içinde ve sayısı ikiyi geçmemek üzere yurt dışında da büro açabilecek.

AİHM'de birinciyiz


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 2009 yılında en fazla şikayet Rusya'dan geldi. Türkiye ise mahkumiyette ilk sırada yer aldı. Türkiye ve Rusya aleyh ve lehte birçok kararda başı çekiyor..

RUSYA İLK SIRADA
AİHM Başkanı Fransız yargıç Jean Paul Costa, mahkemenin çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Basına dağıtılan bilgilere göre, 2009 yılında Rusya'dan mahkemeye 10 bin 146 başvuru ulaştı. Rusya'yı 5 bin 260 başvuru ile Romanya, 4 bin 986 başvuru ile Polonya, 4 bin 693 başvuru ile Ukrayna, 4 bin 474 başvuru ile Türkiye ve 3 bin 626 başvuru ile İtalya izliyor.

AİHM'ye 2008 yılında Türkiye'den 3 bin 706 başvuru gelmişti.

Üye ülkelerden şikayet başvurusu sayısı, bir önceki yıla oranla yüzde 15 artarak 57 bin 100'e çıktı. AİHM'de önceki yıllardan gelen başvurularla birlikte karar için bekleyen davaların sayısı, geçen yıl yüzde 23 artarak 119 bin 300'e yükseldi. Mahkeme geçen yıl 2 bin 395 başvuruyla ilgili hüküm verirken, 33 bin 65 başvuruyu ya listeden çıkardı ya da incelemeye gerek görmedi.

Geçen yıl en fazla mahkumiyet kararı Türkiye aleyhine verildi. Türkiye 341 davada mahkumiyet alırken, 210 mahkumiyetle Rusya 2. sırada, 153 mahkumiyetle Romanya 3. sırada ve 126 mahkumiyetle Ukrayna 4. sırada yer aldı.

AİHM'nin 1959 ile 2009 yılları arasında verdiği toplam mahkumiyet kararlarında da Türkiye ilk sırada bulunurken, İtalya 2. sıraya, Rusya 3. sıraya yerleşti. 1959 ve 2009 yılları arasında verilen mahkumiyet karalarının yüzde 18'ini Türkiye aleyhine verilen kararlar oluşturdu.

Mahkemede karar için bekleyen davalar sıralamasında 33 bin 550 dava ile Rusya, 13 bin 100 dava ile Türkiye, 10 bin dava ile Ukrayna ve 9 bin 800 bulunuyor. (AA)

Bölge bölge hava durumu


Ülkemizin büyük bölümünde görülecek yağışların, İzmir, Aydın, Muğla ve Antalya'da kuvvetli olması bekleniyor.

HAVA SICAKLIĞI: Kuzey ve batı bölgelerde hissedilir derecede (4 ila 6 derece) olmak üzere ülke genelinde artacak.

RÜZGAR: Genellikle güney ve güneybatı (Lodos), öğle saatlerinden itibaren Marmara'nın kuzeyinde kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden hafif arasıra orta kuvvette, ülkemizin güneybatı kesimlerinde yer yer kuvvetli olarak esecek.

UYARILAR

KUVVETLİ YAĞIŞ UYARISI: Yağışların İzmir, Aydın, Muğla ve Antalya çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı (sel, su baskını, taşkın v.b.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

BUZLANMA VE DON OLAYI UYARISI: Ülkemizin kuzey, iç ve doğu bölgelerinde buzlanma ve don olayı beklendiğinden, yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (ulaşımda aksamalar vb.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

ÇIĞ TEHLİKESİ UYARISI: Doğu Karadeniz'in iç kesimleri ile Doğu Anadolu'nun kuzey ve doğusunda meydana gelebilecek muhtemel çığ tehlikesine karşı ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

BÖLGELERİMİZDE HAVA

MARMARA: Çok bulutlu, bölge geneli yağışlı geçecek. Yağışlar genellikle yağmur ve sağanak, Edirne ve Kırklareli çevrelerinde karla karışık yağmur şeklinde olacak. Sabah saatlerinde Trakya'da buzlanma ve don olayı bekleniyor.

EGE: Çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar; kıyılarda sağanak ve gökgürültülü sağanak, iç kesimlerde yağmur, sabah saatlerinde Kütahya ve Afyonkarahisar çevrelerinde karla karışık yağmur şeklinde olacak. Yağışların; İzmir, Aydın ve Muğla çevrelerinde kuvvetli olması tahmin ediliyor. Sabah saatlerinde Afyonkarahisar, Kütahya ve Uşak çevrelerinde hafif buzlanma ve don olayı bekleniyor.

AKDENİZ: Çok bulutlu, bölge geneli aralıklı yağışlı geçecek. Yağışlar; kıyılarda sağanak ve gökgürültülü sağanak, bölgenin batısının iç kesimlerde yağmur, doğusunun iç kesimlerinde karla karışık yağmur şeklinde olacak. Yağışların; Antalya çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.

İÇ ANADOLU: Parçalı çok bulutlu, Eskişehir ve Ankara ile akşam saatlerinde bölgenin doğusu (Yozgat, Nevşehir, Sivas, Kayseri, Aksaray, Niğde, Karaman) yağışlı geçecek. Yağışlar yağmur ve karla karışık yağmur, Sivas ve Kayseri çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Sabah ve gece saatlerinde bölge genelinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

BATI KARADENİZ: Parçalı çok bulutlu, bölge geneli aralıklı yağışlı geçecek. Yağışlar; kıyılarda yağmur, iç kesimlerde karla karışık yağmur şeklinde olacak. Sabah ve gece saatlerinde bölgenin iç kesimlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.

ORTA ve DOĞU KARADENİZ: Parçalı ve çok bulutlu geçecek. Orta Karadeniz'in iç kesimlerinde sabah saatlerinde, Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde ise sabah ve gece saatlerinde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Doğu Karadeniz'in yüksek kesimlerinde muhtemel çığ tehlikesine karşı tedbirli olunması gerekmektedir.

DOĞU ANADOLU: Parçalı ve çok bulutlu, bölgenin güney ve batısı (Malatya, Elazığ, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Muş, Van, Bitlis, Şırnak, Hakkari) kar yağışlı geçecek. Sabah ve gece saatlerinde kuvvetli olmak üzere, bölge genelinde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Bölgenin kuzey ve doğusunda muhtemel çığ tehlikesine karşı tedbirli olunması gerekmektedir.

GÜNEYDOĞU ANADOLU: Parçalı çok bulutlu, öğleden itibaren bölgenin batısı, gece saatlerinde ise bölgenin doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar genellikle yağmur, yükseklerinde karla karışık yağmur şeklinde olacak. Sabah saatlerinde bölge genelinde, gece saatlerinde bölgenin kuzeyinde buzlanma ve don olayı bekleniyor.