5 Aralık 2009 Cumartesi

"Hukuk açısından önemli bir gün"


Komutanların ifade vermesini HABERTÜRK'e değerlendiren gazeteci-yazarlar bu fikirde birleşti

2004 döneminde TSK'da kuvvet komutanı olarak görev yapan 3 emekli paşanın Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde sorgulanması gündeme oturdu. Gazeteci yazarlar Nazlı Ilıcak, Hüseyin Gülerce ve Tufan Türenç paşaların sorgulanmasını HABERTÜRK TV'ye değerlendirdi.

NAZLI ILICAK - SABAH GAZETESİ YAZARI

Bu komutanların ifadeye gelmesi çok önemli, beklenen birşeydir. Komutan olmasalardı çoktan ifadeye çağrılırlardı. Darbe hazırlığı yapıldığı kuşkusu var, kuvvetli bir şüphe var. Hilmi Özkök paşanın da verdiği ifadeler ile bu şüphe çok kuvvetli hale geldi. Tutuklama kararI çıkabilir, çıkmayabilir de. Sanığın yeri belli, şüphelinin yeri belli kaçma tehlikesi yok, deliller karartılamaz. Ama yargılama devam edecekmiş gibi geliyor. 'Tamam kardeşim ifadeni verdin peki öyleyse' gibi birşey değil, devam edecek birşey. Sonu mahkumiyetle neticelenecekmiş gibi geliyor bana. Sadece günlükler değil, Balbay'ın günlükleri de bununla uyum içinde. Tanık ifadeleri bunu gösteriyor, o dönemde yapılan temaslar var tabi bilinemez yine kuvvetli şüphe var. Tutuklama ihtimali var.

Türkiye açısından çok önemli adım. Bugüne kadar darbeciler kolay kolay yaptıklarından dolayı yargılanmıyorlardı. Ben Deniz Baykal'ın çok sevinmiş olmasını isterdim çünkü Kenan Evren'i yargılayalım diyen bir insan aradan yıllar geçmiş şu anda bu sürece daha yakın bir dönemde dahil olan kişiler için gitsinler ifade versinler gibi son derece durgun bir tavrı yadırgadım.

Bence çok uyumlu tavır sergileyecekler. Darbe hazırlığı yapıldı, Hİlmi Özkök'ün katılmaması sonucunda vazgeçildi. Biz bunu nereden biliyoruz? Şener Eruygur'un hakkında günlüklerde Örnek diyor ki; çok fazla istekli Jandarma Genel Komutanı. Hatta kendisi hareket etmek istiyor Fırtına ile birlikte. Fırtına çok aktif bu konuda. Aytaç Yalman ve Özden Örnek vazgeçmişler yarı yolda. Genelkurmay Başkanı'nın ve tabandaki bazı komutanların katılmaması ile olamayacak gibi görmüşler. O yüzden ortada olay yok. Belki de bu yüzden beraat ile de neticelenir. Çünkü adım atılmış, plan yapılmış ama kendileri vazgeçmişler. Adım atmak suç olarak mı görülür bilemem.

HÜSEYİN GÜLERCE - ZAMAN GAZETESİ YAZARI

Demokratikleşme konusunda Silahlı Kuvvetler mensuplarının da hesap verebilmesi sürecinde ikinci önemli olay olarak değerlendiriyorum. Birincisi, Emekli orgeneral Hurşit Toron, Şener Eruygun'un gözaltına alınması daha sonra tutuklanmasıydı. Bu çok önemliydi. Daha önce böyle bir şey görülmemişti. Şimdi bu da çok önemli. O dönemin üç kuvvet komutanının birden ifadeye çağrılmaları ve darbe iddiaları ile ilgili ifadelerinin alınması. Ben şahıslarla ilgili bakmıyorum meseleye. Yaşanmış olaylar var bu ülkede. Askerler darbe yapmışlar, bakan asmışlar, başbakan asmışlar, gençler iplerde sallanmış, işkencelerden geçirilmiş. Bunları kimse inkar edemez. Yenileri de çıkıyor ortaya, kafes eylem planı gibi korkunç şeyler. Dünyanın geldiği noktada herkesin işine bakması lazım.

Şimdi o dönemde görev yapan Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı İzmir'de ifade verdi.Özden Örnek , Altaç Yalman, İbrahim Fırtına bugün Cumhuriyet Savcılarına ifade veriyorlar

İşin ucu nereye uzanırdan ziyade kim bu darbe işleminin içinde bulunduysa yargı bunların bulunduğuna karar veriyorsa hepsinden hesap sorulmalı. İlk defa Baykal açıktan Ergenekon'un avukatıyım dediği halde herkesin hesap vermesi gerektiğini söylüyor. Herkes hukukun üstünlüğünü kabul etmelidir. Türkiye'de bir daha kimse devletin içinde hukuk dışına çıkarak demokrasiye karşı birşeyler yapma cesaretini bulmamalı.

TUFAN TÜRENÇ - HÜRRİYET GAZETESİ YAZARI

İfade için çağrıldılar onlarda buna uydular ifadeleri veriyolar. Bunu bence tarihi olay filan gibi değerlendirmeye gerek yok. Demokratik bir ülkede, bir hukuk devletinde herkes için her pozisyonda insanlar için birtakım suçlar, iddialar ortaya atılır. Bu konular araştırılır. Suçu varsa gereği yapılır, yoksa bu defter kapatılır. Bu da o boyutta birşey. O komutanların gelip ifade vermesi hem hukuk devletinin içtenliği açısından hem demokratik açıdan olumlu birşeydir. Burada önemli olan mesele üç komutanın suçlanmasının nedeni, Oramiral Özden Örnek'in günlükleri olduğu iddia edilen birtakım notlara dayanıyor. Ama bu notların sahibi olduğu iddia edilen kişi bana ait değil diyor. Bir mahkeme kararı var ki bu notlar gerçektir o mahkeme kararının gerekçesi nedir, nasıl bu kararı almış onu bilemiyoruz. Ama sahibi bu notları kabul etmiyorsa ve savcıların elinde de bir bilgi olmaması durumunda bu notların bir delil olarak kabul edilmesi olanaksızdr. O yüzden o ifadeler alnır.Gereği neyse hukuk savcılar yapar.

Aytaç Yalman'ın sorgusu tamamlandı


HABERTÜRK TV MUHABİRİ DENİZ TÜYSÜZ BİLDİRİYOR

Ergenekon soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan eski kuvvet komutanlarından Emekli Org. Aytaç Yalman'ın sorgusu tamamlandı.

Eski kuvvet komutanları emekli Org. İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek Beşiktaş Adliyesi'nde ifade vermeye devam ediyor.

Beşiktaş Adliyesi'ne sabah saat 10.00'da gelen eski kuvvet komutanlarını 3 ayrı savcı ayrı odalarda sorguluyor.

Özden Örnek'i Zekeriya Öz ve Fikret Seçen, Aytaç Yalma'ı Ercan Şafak, İbrahim Fırtına'yı ise Murat Yönder sorguluyor.

Eski komutanlarının sorgularının 8 saati aşmasını HABERTÜRK İstihbarat Şefi Zülfikar Ali Aydın şöyle değerlendirdi:

"7 aydır devam eden bir soruşturma. Savcılar işbirliği yaparak üç ayrı komutanı ayrı odalarda sorguluyor. Soruşturmada standart bir soru var. Ergenekon davasının sanıklarıyla olan irtibat soruluyor. Uzun bir liste, bazen sorgularda bu liste 150-200 kişiyi buluyor. İddianamelerde darbe günlükleriyle ilgili birçok atıf var. 2004 yılındaki darbe planları bütün ayrıntılarıyla savcılar tarafından soruluyordur. Sacvılar bütün ayrıntılarıyla bunları sormak durumundalar."

Erdoğan: "Medya teröre hizmet ediyor"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul'daydı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin açılış törenlerine katıldı. Ancak gündeminde, açılımdan İmralı tartışmalarına kadar pek çok konu vardı. Başbakan, hem muhalefete hem de basına sert sözlerle yüklendi. Erdoğan medyayı, teröre hizmet etmekle suçladı.


İstanbul'da bir dizi etkinliğe katılan Erdoğan'ın, gündeminde sıcak tartışmalar ve medya vardı.

Erdoğan medyayı, teröre hizmet etmekle suçladı.

Başbakan Erdoğan'ın medyaya "Yer vermeyin" dediği, Ergenekon soruşturması kapsamında ifade veren kuvvet komutanlarından, Öcalan tartışmalarına kadar gündemin en önemli konularıydı.

Erdoğan, medya üzerinden İmralı tartışmalarına dahil oldu. Hedefinde Öcalan'ın koşullarını öne sürerek gösteri yapanlar da vardı.

"Eleştiriye tahammülsüzlüğümüz yok"

Başbakan Erdoğan, zaman zaman basına seslendiğini, kızdığı zamanların da olduğunu ifade ederek, basına zevkinden ve nefsinden değil, canı yandığı için ve milletinin canı yanmaması için kızdığını anlattı.

Erdoğan, "Ne zaman televizyonu açarsanız bakıyorsunuz devamlı 'Şurada şu vuruldu, burada bu vuruldu, şurada şu kadar general şuraya çağrıldı, şu kadar albay, yarbay buraya çıkarıldı'. Bununla ne yapıyorsunuz? Teröre bir şeyler taşıyorsunuz ve körükle gidiyorsunuz. Bunu yapmak kime ne kazandırıyor? Bu işi isteyenler, bu tezgahı kuranlara kazandırıyor. Lütfen burada biraz hassas olalım. Bırakalım, zaten iş yargıda. Yolunda gidiyor. Yargı gerekli olan kararı verecektir" dedi.

Bunları her gün yazıp çizmekte, televizyonlarda seslendirmekte bir yarar olmadığını belirten Erdoğan, "Bu millete anlatacağınız, yol gösterecek şeyler yok mu? Milletimize ufuk verecek şeyleri anlatmak gibi dertleri yok. Hep vuruşturmak, kızıştırmak, dert bu. Burada dayanışma lazım. Bizim milli birliğimiz var, kardeşliğimiz bu. Bu dayanışmayı sağlamamız lazım. İnanın açık ve net söylüyorum, milli birliğimizi, kardeşliğimizi tesis ettiğimiz sürece, Türkiye'yi tutana aşk olsun diyorum. Bu kadar açık söylüyorum" dedi.

Erdoğan, "Bu gücümüz var ama iğneyi kendilerine batırmak gibi bir kültür ne yazık ki hala oluşmamış. Yaptıkları haberlerin, yorumların kitleleri nasıl olumsuz etkilediğini, karamsarlığa sevk ettiğini, yalan haber ve iftiraların kitleleri nasıl tahrik etiğini ya görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. Elbette eleştireceksin. Tayyip Erdoğan yanlış yapıyorsa eleştir, ama sor soruştur da öyle eleştir. Acaba bu haber doğru mu değil mi, sor soruştur, öyle eleştir. Bana sor, inan ben sana cevabını veririm, aslını söylerim. Bana yol göster, teşekkür ederim. Eleştir, ama hakaret etme, yalan haber yapma. Bizim eleştiriye karşı bir tahammülsüzlüğümüz yok" diye konuştu.

"Ama provokasyona karşı, yalan haberlere karşı, milletin birliğini ve bütünlüğünü hedef alan haberlere karşı, milleti galeyana getirmeye yönelik haberlere karşı hassasiyetim var" diyen Erdoğan, "Buna da kızarım, kızmak da benim hakkım. Kimse 'Buna hakkın yok' diyemez. Kimsenin siyasetçiye tepeden bakma hakkı da yok. Çünkü biz millet adına buradayız. Öyleyse biz de görevimizi yapacağız. Yani el pençe divan durup, 'emir buyurdunuz efendim' mi diyeceğiz? Yoksa söylenmesi gerekeni mi söyleyeceğiz? Milletin temsilcilerini kimsenin aşağılama hakkı yoktur ve olamaz" dedi.

Ve açılım süreci...

Erdoğan, "Birileri elini taşın altına koyamıyor. Ama bizi millet ilgilendirir" dedi; muhalefete yüklendi.

Başbakan, demokratik açılım sürecini her ne pahasına olursa olsun tamama erdireceklerini belirterek, vatandaşlardan bu süreci sabote etmeye, sorumsuzca, düşüncesizce, pervasızca tahrik etmeye çalışanlara karşı uyanık olmalarını istedi.

"Bu süreçte asla yalnız kalmak" diye bir şey düşünmediklerini, bunun kendilerine dokunmayacağını ifade eden Erdoğan, doğruya, doğruluğa ve ilkelere inandıklarını vurguladı.

"Biz milletimize inandık. Anamuhalefet, muhalefet şöyle demiş, bizi ilgilendirmez. Millet bizi ilgilendirir. Çünkü biliyoruz ki milletimiz bizim arkamızda" diyen Erdoğan'ın sözleri, vatandaşların "Vur vur inlesin, Deniz Baykal dinlesin" sloganıyla kesildi. Erdoğan, "Hiç gerek yok. Onlar tekil, çoğul burada" dedi.

Erdoğan, demokratik açılım sürecinin ak ile karanın apaçık ortaya çıkacağı bir süreç olduğunu ifade ederek, "Kimin gerçekten çözümü arzuladığı, kimin Türkiye'yi karanlıklara mahkum etmek istediği apaçık ortaya çıkmıştır. Kimin gözyaşlarını dindirmek istediği, kimin de o gözyaşlarından beslendiği ortaya çıkmıştır, daha da çıkacaktır" dedi.

İmralı tartışmaları

Erdoğan, İmralı'da AB standartlarının da üzerinde F tipi cezaevi yapıldığını, resimlerle bunun kanıtlandığını söyledi.

Bütün bunlara rağmen provokatif eylemler yapmak suretiyle kendisini buradan nemalandırmak isteyen bazı siyasi parti gruplarının da bu süreci kendine göre değerlendirmek istediğini belirten Erdoğan, "Benim milletim bunlar karşısında uyanık olacak. Özellikle de Kürt kökenli vatandaşlarım bunlara gereken cevabı vermelidir, bu oyuna gelmemelidir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, geçmiş iktidarların el pençe divan durdukları dünya ülkeleri karşısında artık onuru ile duran bir Türkiye bulunduğunu, artık gündemi belirlenen bir Türkiye değil, gündem belirleyen bir Türkiye olduğunu söyledi. Milli birlik ve kardeşlik, demokratik açılım sürecinin bu noktada çok önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bizi ayırmak, bölmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Sokakları illegal eylem yerine getirenler, 'Efendim çocuklar şöyle, çocuklar böyle' diyenlere sesleniyorum. O çocuklara molotofkokteylini attıranlar kim? O çocukları terörist eylemleri için kullananlar kim? Peki o çocukları, 18 yaşındaki Serap yavrumuzu molotofkokteyli attıkları otobüste yakanlar, onu şu anda o sıkıntılı duruma sokanlar kim? O çocuk değil mi? Ne ile izah edeceksiniz? Bir taraftan birisini mağdur, mazlum göstereceksin, öbür taraftaki o molotofkokteyli ile yanan yavruyu ne göstereceksin? Adil olalım adil. Yaklaşırken istismar değil, adaletin gereği neyse onu konuşalım, bunu söyleyelim. Birini savunurken, öbürünü unutmayalım. Adalet neyi gerektiriyorsa, onu yapalım" dedi

Uzmanlar Bu Depremlere Ne Dedi?

Aydın ve Denizli'de Üst Üste Meydana Gelen Depremler Konusunda Uzmanlar Uyardı.


05.12.2009- Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Özer Tunçtürk, Aydın'ın Buharkent ilçesinde 10 gün arayla meydana gelen 4,5 ve 4,9 büyüklüklerindeki depremlerin, Babadağ fayı üzerinde olduğunu, bunun iyi takip edilmesi gerektiğini söyledi.

Depremin artçı sarsıntılarının devam ettiğini belirten Tunçtürk, "Bu fayın iyi izlenmesi gerektiğini geçen hafta açıklamıştım. Böyle bir depremi bekliyorduk. Bu depremler, Babadağ fayının güneyinin kuzey kısmında oluyor." dedi. Yerin 5 kilometre altında meydana gelen son depremin büyüklüğünün Kandilli Rasathanesi'ne göre 4,9, Uluslararası Deprem Ajansı'na göre ise 5,2 olduğunu vurgulayan Tunçtürk, "Deprem Denizli'ye 30, , Aydın'a 90, Muğla'ya 95 kilometre mesafededir. Bize yakınlığı sebebiyle şiddeti, diğer illere göre daha çok hissedildi." şeklinde konuştu. Babadağ fayının parçalı olması ve depremin merkez üssünün Denizli olmamasının kendilerini kurtardığını söyleyen Özer Tunçtürk, "Bu faydaki bir hareketlenmede, merkez üssü Denizli olan orta şiddetli bir deprem yaşanabilir. Bu deprem, diğer fayları da tetikleyebilir. Onun için bundan sonra bu fayın hareketliliği çok iyi incelenmeli." dedi. (CİHAN)

Kayıp kız fuhuş baskınından çıktı


Antalya'da polisin düzenlediği fuhuş baskınından ailesi tarafından aranan kayıp kız çıktı.

Antalya'da polisin, bir eve düzenlediği baskında, fuhuş yaptığı iddia edilen 2 kadın ile fuhuşa aracılık yaptığı öne sürülen 1 kişi ve müşteri olarak evde bulunduğu iddia edilen 4 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan kadınlardan 18 yaşındaki S.Z.H.'nin, Mersin'de ailesi tarafından kayıp olarak arandığı belirtildi.

Olay, dün akşam saatlerinde Kışla Mahallesi'nde meydana geldi. Bir evde fuhuş yapıldığı ihbarını alan Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri verilen adrese gitti. Bir süre evi dışarıdan gözetleyen polis, eve birkaç kişinin girdiğini gördü. Bunun üzerine savcılıktan alınan izinle eve baskın düzenleyen ekipler, 28 yaşındaki D.K. ve 18 yaşındaki S.Z.H. ile fuhuşa aracılık yaptığı iddia edilen 35 yaşındaki Süleyman G.'yi ve kadınlarla ilişkiye girmek için bekleyen 4 kişiyi gözaltına aldı.

Emniyete götürülen D.K. ve S.Z.H. ile 4 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakılırken, suçlamaları kabul eden Süleyman G. ise sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi.

Yetkililer, S.Z.H.'den bir süredir haber alamayan Mersin'de yaşayan ailesinin bulunması için polise başvurduğunu belirtti. Emniyetin misafirhanesinde kalan S.Z.H.'nin, ailesine teslim edileceği bildirildi.

Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

'Hanım biliyor evleneceğimi'


Zuhal Topal'ın sunduğu evlendirme programına katılan damat adayının evli olduğu ortaya çıktı.



Zuhal Topal'ın sunduğu evlendirme programına katılan damat adayının evli olduğu ortaya çıktı.

Evlilik hayalleri suya düşen gelin adayı büyük bir şok yaşarken, stüdyodaki konuklar da olaya tepki gösterdi.

Ancak damat adayının rahat tavırları sürdü.

'Hanım biliyor evleneceğimi' diyerek kendini savunan yaşlı adam, yeniden evlenmekte kararlı olduğunu belirterek, 'boşandıktan sonra evleniriz' dedi.

Ancak gelin adayından red yanıtı aldı.

Yaşlı adam büyük bir rahatlıkla 'kendimi garantiye almadan boşanmam' dedi.

Ali Kırca domuz gribi oldu !


Ali Kırca, aşı olduktan 3 gün sonra domuz gribine yakalandı.
Bayram tatili için Almanya’ya giden Show TV anchorman’i Ali Kırca’nın, domuz gribine yakalandığı için Türkiye’ye dönemediği ortaya çıktı.

Tatili bittiği halde işbaşı yapmaması dikkat çeken Kırca, tatil sırasında domuz gribine yakalandığı ve hastalık taşıyanların yurtiçine girişinde sorun yaşanma ihtimali bulunduğu için de Türkiye’ye dönmediği ortaya çıktı.

Milliyet'in haberine göre tedavisine yurtdışında devam eden Kırca, hastalığın tehlikeli dönemini atlattığını açıkladı. Dün Show TV Ana Haber’e telefonla bağlanan Kırca, sağlık durumunun iyi olduğunu açıkladı. Kırca, “Aslında Türkiye’nin yoğun gündemi arasında bir de kendi hastalığımı araya katmak istemezdim. Virüsü muhtemelen Türkiye’de ya da uçak yolculuğunda kaptım” dedi. Hastalık sonrası da yine korunmak gerektiğini vurgulayan Kırca, “Ben aslında domuz gribi aşısı oldum ama farklı bir gündem yaratmamak için açıklama ihtiyacı duyuyorum. Aşının bağışıklık sistemine etki etmesi için üç hafta geçmesi gerekiyor. Ben maalesef aşıyı olduktan üç gün sonra hastalığa yakalandım” diye konuştu.

Deniz Seki fena yakalandı !


Deniz Seki, Atatürk Havalimanı'nın tuvaletinde yakalandı.

Deniz Seki, Antalya'dan İstanbul'a gelir gelmez havaalanının tuvaletine koştu, sigarasını içti. Üstüne üstlük bir de koku yayılmasın diye parfüm sıktı.

Hürriyet Kelebek'ten Melis Alphan'ın köşe yazısı:

Deniz Seki havaalanında tüttürdü

Geçtiğimiz pazar 18:40 uçağıyla Antalya’dan İstanbul’a gelen Deniz Seki uçaktan iner inmez kendini iç hatlardaki tuvalete attı. İhtiyacını gidermek için, orası kesin.
Ancak tuvalet değil, nikotin ihtiyacını...
Tuvalet hınca hınç; bu arada kapıdan her çıkan Şikayet ediyor: “İçerisi dumanaltı. Deniz Seki fosur fosur sigara içiyor!”
Hakikaten de içiyor.
Dış hatlar olsa anlarım, daha pasaporttan geçecek, duty free’ye uğrayacak derken uçaktan yere adımını attığı andan itibaren sigaraya kavuşması en az yarım saat.
Halbuki iç hatlardan zırt diye dışarıya çıkıyorsunuz.
En komiği de tüttürdükten sonra tuvalete parfüm sıkması.
Ben milletin bu numaraları ergenlik çağında bıraktığını düşünüyordum.
Fakat kibarlığı dikkat çekti. Tuvaletten çıkarken herkese yol verdi, gülümsedi.

İçki ısmarlayanla yatıyormuş


Sadece içki karşılığı tek gecelik ilişkiler yaşadığını itiraf etti.

İngiltere Avam Kamarası Başkanı John Bercow’un eşi, Oxford’da öğrenci olduğu 1990’lı yıllarda günde iki şişe şarap içen ve sadece içki karşılığı tek gecelik ilişkilere giren bir “parti kızı” olduğunu itiraf etti.

40 yaşındaki Sally Bercow, London Evening Standard Gazetesi’ne verdiği ilk röportajında, katıldığı seks ve uyuşturucu alemlerini ayrıntılarıyla anlatırken, “Politikaya atılmadan önce halkın geçmişimi bilmesini istiyorum” dedi.

Bercow, “İçki içmeye öğlen başlar, günde en az iki şişe içerdim. Biri bana barda içki gönderirse, ben de ‘neden olmasın’ deyip onun evine gitmeyi kabul ederdim. Bunlar aşk ya da sevgi değildi. Sadece seksti” diye konuştu.

9 yıldır temiz, siyasete atılacak

2000 yılından beri içki içmediğini belirten Bercow, sözlerini, “Tanımadığın insan ile seks yapmak ve gecenin sonunun nasıl biteceğini bilememek heyecan vericiydi” diye sürdürdü.

Westminster’daki yerel meclis seçimlerinde gelecek ay İşçi Partisi’nden aday olacak olan Sally Bercow’un sözleri başta Muhafazakar Parti olmak üzere büyük tepki çekti. Bercow’un daha önce de Oxford’dan mezun olduğu iddiası asılsız çıkmış, ünlü üniversiteden 2 yıl sonra devamsızlıktan atıldığı açıklanmıştı.

Tecavüzden beter ! Canlı yayında rezalet !


Kanal 7 ekranları iğrenç bir rezalete ev sahipliği yaptı ! Bakalım RTÜK vicdanların buz kestiği bu rezalete ne diyecek ?Kanal 7 ekranlarında Ebru ile Paylaştıkça adlı programda resmen bir skandala imza atıldı. Sevgilisiyle kaçan 14 yaşındaki ilköğretim öğrencisi genç kızın ailesi kızı kolundan tuttuğu gibi canlı yayına koşturdu.

Canlı yayında yaşananlar ise “Yok artık” dedirtti.

Sevgilisiyle kaçan ilköğretim öğrencisi 14 yaşındaki kızlarının peşine düşen aileye aslında güzel haberi polis vermişti. Polis olaydan tam 32 gün sonra genç kızı İzmir’de bulup ailesine teslim etmişti.

Polis genç kızı buldu ama genç kızın yaşadığı olaylar bitmedi... Çünkü ailesi kızlarının kolunu tutup Kanal 7’ye koşuyor. Ebru Gediz’in sunduğu “Ebru ile Paylaştıkça” adlı programa çıkartılan genç kız kameralar karşısında adeta sorguya çekiliyor.

Ebru Gediz’in “Tamam mı çocuğum”, “Bak teyzeler duymuyor canım benim”, “Çekinme canım, örnek olsun diye soruyoruz” telkinleriyle birlikte kız bir anda kendisini çarpraz sorgunun içerisinde buluyor.

Bu rezalet yayın sürerken henüz 14 yaşındaki genç kız ise düştüğü iğrenç durum yüzünden, başını yerden kaldıramıyor.

Bunlar da yetmezmiş gibi program öncesinde genç kızın ailesinin Ebru Gediz’e verdiği gizli bilgi de canlı yayında açıklanınca ekranları karşısındakiler neye uğradığını şaşırıyor. Çünkü ailesinin program öncesi “programda açıklanmayacağını düşünerek verdiği bilgi” 14 yaşındaki genç kızın 32 gün boyunca yaşadığı iğrençlikleri gözler önüne serdi. Genç kız birlikte kaçtığı sevgilisiyle birlikte olmuş hatta birlikte olduğu sevgilisi de “İlk kez benimle olmadı” demiş.

Kameralar önünde 14 yaşındaki bir genç kızın gururu, onuru ve yaşadıkları hiçe sayılırken Ebru Gediz son bombasını da patlattı: “Artık okuluna gitmek istiyor”...

Programda herkesi şoke eden bu anlar yaşanırken, kameralarda genç kızı tam kadrajla ekranlara taşıyordu. Genç kızın her mimiği yaşadığı travmanın her yansıması saniye saniye kameralara yansıdı.

Canlı yayında bu rezalet sürerken genç kızın yüzünün de mozaiklenmediği de gözönüne alındığında yaşanan rezaletin boyutu bir kat daha artıyor...

Seda Sayan Bakan'ı çıldırttı !


Seda Sayan kendi yaptırdığı okulun açılışında Bakan Nimet Çubukçu'yu kızdırdı.


Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Milli Piyango İhya Balak Fen Lisesi'nin açılışı için Tokat'a geldi. Seda Sayan'ın gelmemesi üzerine Pazar İlçesi'nde yaptırdığı lisenin açılışı Bakan Çubukçu'nun programından çıkarıldı.

Karayolu ile Sivas'tan Tokat’a gelen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, il girişinde il sınırlarında protokoldeki isimler ve partililer tarafından karşılandı. Tokat Valiliği'ne gelen Bakan Çubukçu, Vali Şerif Yılmaz'ı makamında ziyaret etti. Hükümetin eğitime verdiği önemi anlatan Bakan Çubukçu, eğitimin fiziki şartlarının hem bilgi teknolojileri bağlamında, hem derslikler bağlamında iyileştirilmesini en önemli hedef olarak belirlediklerini söyledi. Bakan Çubukçu şöyle dedi:

“7 yıllık iktidarımız döneminde eğitim alanı belki de hükümetimizin en öncelikli ve en önemli alanlarından birisi oldu. Nitekim bu önem bütçeden eğitime ayrılan payın en yüksek oranda olmasıyla da doğru orantılı. Tüm Türkiye genelinde gerçekleştirmiş olduğumuz bu eğitim hamlesi üzerine artık eğitimin daha kaliteli ve dünyayla yarışabilir düzeye gelmesi konusundaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Tabii fiziki şartlar eğitim anlamında sadece okul yaparak ortadan kaldırılacak problemler değil. Mesela engellilerimiz, öğretim imkanı görebilmesi için bazı şartların daha pozitif olarak düzenlenmesi gerektiğine inandım. Kız çocuklarının okullaşmasının önünde bir takım engeller var. Temel eğitim ve zorunlu eğitim konusunda yürütülen kampanyalar kız çocuklarının temel ilköğretimde okullaşma oranını yüzde 95’e çıkarttı. Kız çocukların orta öğretimi tamamlayıp yüksek öğretime devamları gibi çok önemli başlıkları da içeriyor. Kız öğrencilerin eğitime devam edememelerinin önündeki en büyük engellerden biri de barınma sorunu. 2010 yılında Tokat’a bu yönde yatırım yapacağız.”

Valilik ziyaretinden sonra yaya olarak belediye binası ve Ak Parti İl binasına geçen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, esnaf ve seyyar satıcılarla sohbet etti. Bahan daha sonra, 2007 yılında makamında saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden Milli Piyango Genel Müdürü İhya Balak anısına yaptırılan Fen Lisesi'nin açılış programına katıldı. Bakan Nimet Çubukçu, törende yer alan Fen Lisesi öğrencilerinin arasında hatıra fotoğrafı çektirdi, öğrencilerle sohbet etti. Programda bir konuşma yapan Bakan Çubukçu okul hakkında bilgiler verdi, kurdale kesimi sonrası okulu gezdi. Tören sonrası öğretmenevinde düzenlenen öğlen yemeği programına katılan Bakan Nimet Çubukçu, daha sonra karayolu ile Ankara'ya hareket etti.

SEDA SAYAN GELMEDİ, AÇILIŞ PROGRAMI İPTAL OLDU

Daha önce Bakan Nimet Çubukçu'nun Tokat programında yer alan, Seda Sayan'ın Pazar İlçesi'nde yaptırdığı Ayşe Ak-Seda Sayan Çok Programlı Lisesi açılışı, iptal edildi.

Açılışa Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile katılması planlanan Seda Sayan, programının yoğun olması nedeni ile Tokat’a gelemedi. Sayan'ın gelememesi üzerine, Bakan Çubukçu’nun Tokat programında değişiklik yapıldı ve Ayşe Ak-Seda Sayan Çok Programlı Lisesi açılışı iptal edildi. Bakan Çubukçu bu konudaki soruya “Bilgi verecek bir durum yok” karşılığını verdi.

Ankara'da patlama!


Ankara OSTİM'de bir imalathanede patlama meydana geldi.

Ankara'nın Yenimahalle semtinde bulunan OSTİM Sanayi Bölgesi'nde bir imalathanede meydana gelen patlamada 2 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı.

Yenimahalle OSTİM'de faaliyet gösteren bir imalathanede patlama oldu. Kazan üretimi sırasında meydana gelen patlamada 2 kişi öldü, bir kişi de yaralandı. Patlamanın imalathanede büyük çapta hasara yol açtığı öğrenildi